Ceza davaları hakkında merak ettiklerinizi bu yazımızda bulabilirsiniz. Sorularınızı, aşağıda bulunan yorumlar bölümünden iletebilirsiniz. Hukuki desteğe ihtiyaç duyduğunuz da randevu almak için bizlere ulaşabilirsiniz.
Soruşturma Nasıl Başlar?
Soruşturma aşaması ceza davalarının ilk aşamasıdır. Bu aşama, suç haberinin alınması ile başlar. Soruşturma aşamasında savcı ve denetimindeki kolluk kuvvetleri, kamu davası açılması için gerekli şartların bulunup bulunmadığını araştırır. Yapılan araştırmada suç delillerine rastlanırsa kamu davası açılır. Ancak yapılan araştırmada atfedilen suça ilişkin herhangi bir delile rastlanılmazsa kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir.
Soruşturma aşamasında suç işlediği iddia edilen kişiye şüpheli denilmektedir. Şikayete tabi olan suçlarda şikayette bulunan kişiye ise müşteki veya şikayetçi denilmektedir. Suçun şikayete tabi olmaması durumunda bu kişiye ihbarda bulunan denilmektedir.
Ceza davalarında soruşturma, suçtan zarar görenin yapacağı şikayetle veya ihbarla başlar. Savcılık, şikayet ve ihbar olmaksızın kendiliğinden de soruşturma başlatabilir. Dolayısıyla soruşturma aşaması, şikayetin ve ihbarın yapılması veya savcılığın kendiliğinden harekete geçmesi ile başlar.
Soruşturma aşaması niteliği itibariyle gizlidir. Bu aşamada savcılık ve denetimindeki kolluk kuvvetleri, tüm araştırmalarını yasaya uygun olacak şekilde gizli yürütür. Savcılık, olayla ilgisi olan herkesin ifadesini alabilir ve suça dair araştırma yapabilir.
Şikayetten Vazgeçmek Mümkün Mü?
Ceza davalarında bir kısım suçlar şikayete tabi olarak düzenmiş olmasına rağmen bir kısım suçlar şikayete tabi değildir. Söz gelimi iki kişi arasında hakaret veya tehdit sebebiyle açılan kamu davaları şikayete tabidir. Ancak eşe karşı kasten yaralama suçu, uyuşturucu ticareti, cumhurbaşkanına hakaret suçu gibi suçlar şikayete tabi değildir.
Şikayete tabi olan suçlarda şikayetçi, yargılamanın her aşamasında şikayetinden vazgeçme hakkına sahiptir. Ancak şikayete tabi olmayan suçlarda şikayetten vazgeçilmesi yargılamanın gidişatında esaslı değişikliğe neden olmaz. Bu suçlar bakımından savcılık veya mahkeme, şikayetten vazgeçme beyanına rağmen yargılamayı kamu adına yürütür.
Hangi Suçlar Uzlaştırmaya Tabidir?
Uzlaştırma, ceza davalarına özel bir kurumdur. Uzlaştırma ile belirli suçlar bakımından şüpheli ile suçtan zarar gören anlaşması ve ceza davaları açılmadan dosyanın kapatılması sağlanır. Uzlaştırma ile taraflar arasındaki husumetin artmaması ve mahkemeler bakımından da ek iş yükü yaratılmaması amaçlanmıştır.
Her suç uzlaştırmaya tabi değildir. Bu sebeple bir suçun uzlaştırmaya tabi olabilmesi için kanunda özel olarak belirtilmiş olması gerekir. Uzlaştırmaya tabi olan suçlar Türk Ceza Kanunu başta olmak üzere çeşitli kanunlarda ayrı ayrı düzenlenmiştir. Bu kapsamda Türk Ceza Kanununa göre özellikle şu suçlar uzlaşma kapsamındadır;
– Kasten Yaralama
– Taksirle Yaralama
– Tehdit
– Konut Dokunulmazlığını İhlal
– İş Ve Çalışma Hürriyetinin İhlali
– Kişilerin Huzur Ve Sükununu Bozma
– Hakaret
– Haberleşmenin Gizliliğini İhlal
– Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi Ve Kayda Alınması
– Özel Hayatın Gizliliğini İhlal
– Hırsızlık
– Mala Zarar Verme
– Güveni Kötüye Kullanma
– Dolandırıcılık
– Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali
– Çocuğun Kaçırılması Ve Alıkonulması
Kovuşturma Aşaması Nedir?
Kovuşturma aşaması, soruşturma aşamasının devamıdır. Soruşturma aşamasını yöneten savcılık, soruşturma dosyasındaki deliller ile suçun işlendiğine kanaat getirdiğinde iddianame düzenler ve iddianameyi ilgili mahkemeye sunar. Mahkemenin, iddianameyi kabul etmesinden sonra kovuşturma aşaması başlar. Bu anlamda ceza davalarında kovuşturma aşaması, mahkeme huzurunda yargılamanın yapıldığı aşamadır.
Kovuşturma aşamasında suç işlediği iddia edilen kişiye sanık denilmektedir. Kovuşturma aşamasında suçtan zarar gören tarafın, ceza davasına katılma hakkı talep etmesi mümkündür.
Kovuşturma aşamasında mahkeme, sanığın iddianamede belirtilen suçu işleyip işlemediği konusunda kapsamlı olarak araştırma yapar. Yapılan yargılama kural olarak sözlü ve alenidir. Bu sebeple sanık, kendisine yöneltilen iddialar hakkında dava dosyasını inceleme ve kendi savunmasını hazırlama hakkına sahiptir. Mahkeme de sanığa söz verip savunmasını yapmasına imkan tanımak zorundadır.
Ceza davalarının temelini oluşturan kovuşturma aşamasında mahkeme, suçun işlenip işlenmediği konusunda yargılama yaptıktan sonra suçun işlenmediği kanaatine hakim olursa sanık hakkında beraat kararı verir. Ancak sanığın, üzerine atılı suçu işlendiğinin tespit edilmesi halinde sanık hakkında mahkumiyet kararı verilir.
Ceza Davalarında Yargılama Nasıl Yapılır?
Ceza davalarında yargılama, iddianamenin kabulüne karar verilmesiyle başlar. İddianamenin kabulüne karar verilmesinden sonra mahkeme tensip zaptı hazırlayarak yargılamanın nasıl bir seyirde ilerleyeceğine karar verir. Bu kapsamda duruşma açılması halinde mahkeme, taraflara duruşma gününü tebliğ eder ve duruşmaya katılmalarını ihtar eder.
Açılan duruşmada sanığa, hakkındaki suçlamalar ve deliller bildirilerek savunması alınır. Sanık savunmasını yapar ve kendisine yönelik isnatlar bakımından delillerini bildirir. Yapılacak duruşmada mahkeme, suçtan zarar göreni ve varsa tanıkları da dinler. Mahkeme hakimi, yargılama içerisinde sanığın, müştekinin ve tanıkların beyanlarını duruşma zaptına geçirir. Toplanılması istenilen veya kendisinin uygun bulduğu delilleri toplar. Tüm delillerin toplanması sonrasında hakim, sanığa son sözlerini sorar ve hüküm verir.
Mahkeme tarafından verilen hükme karşı sanık, katılan veya savcılık tarafından itiraz edilmesi mümkündür. Mahkeme, hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verilmişse itirazın 7 gün içerisinde yapılması gerekir. Ancak mahkeme, sanığın cezalandırılmasına veya beraatine karar vermiş ise verilen karara karşı ilgilisi tarafından istinaf mahkemesine başvuruda bulunulması mümkündür. Bazı suç tipleri bakımından ise miktar yönünden verilen kararlar kesindir. Bu durumda istinaf başvurusunda bulunulması hukuken mümkün değildir.
Basit Yargılama Usulü Nedir?
Basit yargılama usulü, bazı suçlar bakımından duruşma açılmaksızın ve birtakım usul işlemlerinden arındırılarak, dosya üzerinden karar verebilme imkanı tanıyan bir ceza davaları yargılama usulüdür. Bu yargılama usulü, 2019 yılında normal yargılamalara alternatif olarak getirilmiş ve yargılama süreçlerinin kısaltılması amaçlanmıştır.
Basit yargılama usulü, adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda uygulanabilmektedir. Ancak bu konuda takdir kamu davasını gören mahkemeye aittir. Davayı gören mahkeme, basit yargılama usulünün yeterli olmadığına ve genel hükümlere göre yargılamanın devam etmesi gerektiğine kanaat getirirse yargılamayı genel hükümlere göre yürütebilir. Ancak bu konudaki kararın hüküm verilinceye kadar yapılması şarttır.
Mahkeme, basit yargılama yapılacağına dair kararını tensip zaptında belirtir. Tensip zaptında basit yargılama usulü ile yargılamanın yapılacağına karar verilmesi üzerine aynı zabıtta, basit yargılamanın temel ilkeleri ile taraflara yapması gereken işlemler bildirilir. Bu bildirim hem sanığa hem de suçtan zarar görene yapılır. Bu bildirimler yanında savcılık tarafından hazırlanan iddianame de taraflara tebliğ edilir. Söz konusu iddianameyi ve tensip zaptını tebliğ alan tarafların on beş gün içinde yazılı beyanlarını ve delillerini mahkemeye bildirmesi gerekir.
Tarafların beyanlarını ve delillerini bildirmesinden sonra mahkeme, duruşma açmadan karar verir. Basit yargılama usulünde mahkemenin, sanık hakkında mahkumiyet kararı vermesi durumunda verilen ceza ¼ oranında indirim yapılır. Yine mahkeme, diğer şartların da oluşması halinde cezayı seçenek yaptırımlara çevrilebilir, hapis cezası erteleyebilir veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
Mahkeme tarafından verilecek karar, taraflara tebliğ edilir. Taraflar, kendilerine tebliğ edilen karara itiraz etme hakkına sahiptir. İtiraz üzerine mahkeme, normal yargılamaya döner ve duruşma gününü belirler. Belirlenen duruşma günü taraflara tebliğ edilir ve duruşmaya katılmaları gerektiği ihtar edilir.
Ceza Davalarında Duruşmaya Katılmazsam Ne Olur?
İddianamenin kabulüne karar verilmesi sonrasında mahkeme, duruşma günü belirler ve belirlenen duruşma gününde hazır olması hususunu taraflara ihtar eder. Mahkeme tarafından açılan duruşmaya tarafların katılmaları zorunludur. Taraflardan biri duruşmaya katılmaz ve haklı bir mazeret de bildiremezse hakkında zorla getirme kararı verilir. Zorla getirme kararına rağmen yine de duruşmaya katılım sağlanmaması halinde ilgili taraf hakkında yakalama kararı çıkartılması da mümkündür.
Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Nedir?
Soruşturma aşamasını yürüten savcı, kamu davası açılması için yeterli delilin olmadığı veya söz konusu isnatla ilgili kovuşturma olanağının bulunmadığı durumlarda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, takipsizlik kararı olarak da bilinmektedir.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi durumunda bu karar şikayetçiye bildirilir. Şikayetçi, kararın kedisine tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karara itiraz edebilir. İtiraz, savcılığın bulunduğu sulh ceza mahkemesi hakimliği tarafından dosya üzerinden değerlendirilir. Yapılan değerlendirme sonrasında verilen karar kesindir.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar kesinleştikten sonra aynı konu ile ilgili aynı taraflar arasında, yeni bir delil ortaya çıkmadığı sürece, tekrar şikayette bulunulması mümkün değildir.
Tutuklama Kararı Hangi Durumlarda Verilir?
Ceza davalarında tutuklama, delillerin korunmasını, şüphelinin/sanığın kaçmasını ve yargılama sonucunda verilebilecek mahkumiyet kararının infaz edilmesini sağlayan geçici nitelikte bir koruma tedbiridir. Tutuklama kararı hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında verilebilir.
Sanık hakkında tutuklama kararı verilebilmesi için, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması gerekir. Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa tutuklama nedeni var sayılır. Yine aynı şekilde şüpheli veya sanığın davranışları delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunmaya dair kuvvetli şüphe oluşturuyorsa tutuklama nedenlerinin var olduğu kabul edilmektedir.
Bazı suç tipleri bakımından ise suçun işlendiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphenin bulunması halinde tutuklama nedeninin olduğu varsayılmıştır. Bu kapsamda Türk Ceza Kanununda düzenlenen şu suçların işlendiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphesi varsa tutuklama nedeni varsayılmaktadır;
– Soykırım ve insanlığa karşı suçlar
– Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti
– Kasten öldürme
– Kasten yaralama ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama
– İşkence
– Cinsel saldırı
– Çocukların cinsel istismarı
– Hırsızlık ve yağma
– Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti
– Suç işlemek amacıyla örgüt kurma
– Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar
– Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar.
Sık Sorulan Sorular
Adli kontrol, tutuklamaya ilişkin şartların bulunduğu durumlarda tutuklamaya alternatif olarak verilen korucuyu tedbirdir. Bu kapsamda adli kontrol kararı verilebilmesi için aranan şartlar tutukluluk kararı verilmesi için aranan şartlar ile birbirine benzemektedir. Dolayısıyla hakkında kuvvetli suç şüphesi bulunan şüphelinin veya sanığın, kaçması, saklanması, delilleri yok etmesi, gizlemesi, değiştirmesi, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapması gibi girişimlerde bulunacağına dair kuvvetli ihtimal varsa adli kontrole hükmedilmesi mümkündür.
Mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda sanığın cezalandırılması durumunda, bu karar adli sicil kaydına işlenir. Bu tür durumlarda adli sicil kaydı, cezanın infaz edilmesinden sonra silinir. Silinen adli sicil kaydı arşiv kaydı ismi verilen başka sisteme alınır. Arşiv kaydı da belli durumlarda silinebilir. Bu kapsamda adli sicil arşiv kaydı, kaydın sisteme eklenmesinden 5 yıl sonra silinir. Yine hükümlünün ölmesi ve işlenen suçun, suç olmaktan çıkarılması gibi durumlarda da silinir.