Mal Paylaşımı davaları hakkında merak ettiklerinizi bu yazımızda bulabilirsiniz. Sorularınızı, aşağıda bulunan yorumlar bölümünden iletebilirsiniz. Hukuki desteğe ihtiyaç duyduğunuzda randevu almak için bizlere ulaşabilirsiniz.
Mal Rejimi Sözleşmesi Nedir?
Mal rejimi, eşlerin evlilik birliği içerisinde sahip oldukları malvarlıklarının yönetilmesi, kullanılması ve paylaşılmasına ilişkin şartlar taşıyan aile hukukuna özgü sözleşmedir. Evlenme ile birlikte eşlerin herhangi bir mal rejimini seçmeleri şarttır. Taraflar bu konuda bir seçim yapmamışlarsa yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar. Ancak bu rejim dışında eşler, mal ayrılığı rejimini, paylaşmalı mal ayrılığı rejimini veya mal ortaklığı rejimini seçebilirler.
Mal Rejimi Sözleşmesi Nasıl Yapılır?
Eşler, evlilik birliği içerisinde istedikleri mal rejimini seçebilirler. Bu seçim evlilik birliğinin kurulmasından önce yapılabileceği gibi evlilik birliğinin kurulmasından sonra da yapılabilir.
Mal rejimine ilişkin sözleşme noterde yapılır. Noter huzurunda yapılmayan sözleşmeler geçersizdir. Eşlerin evlilik başvurusunda bulunurken de evlilik birliği içerisinde kabul edecekleri mal rejimini bildirmeleri mümkündür. Ancak bu tür durumlarda mal rejiminin değiştirilmesine dair işlemlerin yine noterden yapılması gerekir.
Mal Rejimi Sözleşmesi Ne Zaman Sona Erer?
Eşler arasındaki evlilik birliğinin kurulması ile kendiliğinden başlayan mal rejimi sözleşmesi, çeşitli şekillerde sona erebilir. Bu kapsamda mal rejiminin sona ermesi eşlerden birinin ölümü, boşanma kararı, başka bir mal rejimine geçilmesine mahkeme tarafından karar verilmesi veya eşlerin anlaşması ile sona erebilir.
Mal rejimi sözleşmeleri, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejimine geçmek konusunda anlaşmaları halinde kendiliğinden sona erer. Bu tür durumlarda ölüm tarihi veya başka mal rejimine geçilmesi konusunda anlaşmanın yapıldığı tarih belirleyicidir.
Eşlerin boşanmalarına karar verilmesi, aralarındaki evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi halinde ise mal rejimi, dava tarihinden geçerli olmak üzere sona ermektedir.
Evlilik Sözleşmesi Varsa Mal Nasıl Paylaşılır?
Taraflar evlenirken mal varlıklarını nasıl paylaşacaklarına ilişkin düzenlemelerde bulunabilirler. Bu sözleşmeler hukuken mal rejimi sözleşmesi olarak kabul edilir. Ancak toplumda bu sözleşmelere “evlilik sözleşmesi” denilmektedir. Eşlerin tabi olacakları evlilik sözleşmeleri şunlardır;
- Edinilmiş mallara katılma rejimi,
- Mal ayrılığı rejimi,
- Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ve
- Mal ortaklığı rejimidir.
Evlilik sözleşmesi hazırlanmadığı takdirde eşler, edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar. Eşler, mal ayrılığı rejimi seçilmişse kendi sahip olduğu mallar üzerindeki tüm haklara tek başına sahiplerdir. Paylaşmalı mal ayrılığında ise eşler evlilik birliğindeki her mala eşit olarak sahiplerdir. Mal ortaklığı rejiminde ise eşlerin kişisel malları birleştirilir ve bunlar üzerinde bir elbirliği mülkiyet oluşturulur.
Katılma Alacağı Nedir?
Edinilmiş mallara katılma rejimine içerisinde, eşlerden birinin evlilik birliği içerisinde edindikleri malvarlığında diğer eşin yasadan kaynaklanan alacağına katılma alacağı denilmektedir. Bu alacak, mal rejimi davalarında en önemli alacaktır. Katılma alacağı talep eden eşin, malın alınmasında hiçbir katkı yapması gerekmez. Söz konusu maldaki hakları, sadece eş olmasından ötürü kanunda kaynaklanır.
Katılma alacağı, edinilmiş olan mal varlığı değerlerine eklenecek değerler eklendikten ve denkleştirme yapılarak edinilmiş mala ait borçlar çıkarıldıktan sonra ortaya çıkan artık değerin yarısı olacak şekilde hesaplanır.
Edinilmiş Mallar Nelerdir?
Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş maldır. Ancak Medeni Kanundaki düzenlemeye göre bir eşin özellikle şu malları edinilmiş mal olarak kabul edilmektedir:
- Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
- Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
- Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
- Kişisel mallarının gelirleri,
- Edinilmiş malların yerine geçen değerler.
Kişisel Mallar Nelerdir?
Kişisel mallar, mal rejiminin başında sahip olunan ya da mal rejiminin devamı sırasında kazanımlarla elde edilmeyen veya eşlerin sözleşmeyle kişisel mal olmasına karar verdikleri mal varlıklarıdır. Medeni Kanunun 220. Maddesindeki düzenlemeye göre kişisel mallar şunlardır;
- Eşlerden birinin kişisel kullanımına yarayan eşya,
- Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait mal varlığı değerleri
- Miras yoluyla elde ettiği mal varlığı değerleri,
- Karşılıksız kazanmakla edilen mal varlığı değerleri,
- Manevi tazminat alacakları,
- Kişisel mallar yerine geçen değerler,
- Sözleşme ile kişisel mal olması kararlaştırılan mallar
Katılma Alacağı Davalarında Faiz Nasıl Hesaplanır?
Katılma alacağının nasıl ödeneceğini Medeni Kanunun 239. Maddesinde düzenlenmiştir. Kanundaki düzenlemeye göre katılma alacağına ilişkin davalarda faiz, tasfiyenin sona ermesinden itibaren hesaplanır. Bu kapsamda katılma alacağında faiz, mahkemenin verdiği karar tarihinden itibaren yasal faiz oranı olacak şekilde hesaplanır.
MK 239***
Zina Eden Eş Katılma Alacağı Alabilir Mi?
Mal paylaşımı davalarında eşlerin kusur durumlarının kural olarak herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Ancak Medeni Kanunda bu kurala iki istisna getirilmiştir. Kanundaki düzenlemeye göre zina sebebiyle boşanma veya hayata kast nedeniyle boşanma kararı verilmesi halinde hâkim, kusurlu eşin katılma alacağının azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.
Hakim, yapacağı indirimi hakkaniyete göre belirler. Bu hüküm doğrultusunda karar verilebilmesi için eşlerin, “zina” veya “hayata kast” sebebiyle boşanmış olmaları şarttır. Diğer boşanma nedenlerinde bu hüküm uygulanmaz.
Değer Artış Payı Alacağı Nedir?
Edinilmiş mallara katılma rejiminde geçerli olan bir diğer alacak türü değer artış payı alacağıdır. Eşlerden biri, diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunursa bu maldan değer artış payı alacağı talep edebilir. Örneğin eşlerden birinin, diğeri adına alınan bir malın peşinatına katkı sunması veya diğer eşin kişisel malı olan taşınmazının pencere sistemlerini değiştirmesi gibi durumlarda değer artış payı alacağı talep edilebilir.
Değer artış payında, bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunulduğunun ispat edilmesi şarttır. Bu yönüyle değer artış payı alacağı, katılma alacağından ayrılır. Nitekim katılma alacağında herhangi bir katkıda bulunulduğunun ispat edilmesi gerekmez.
Denkleştirme Nedir?
Mal rejiminin tasfiyesinde denkleştirme Medeni Kanunun 230. maddesinde düzenlenmiştir. Mal rejimi davalarında denkleştirme, niteliği itibariyle bir alacak türü değil; bir hesaplama yöntemidir. Denkleştirme hesabında; evlilik birliği içerisinde bir malvarlığı edinen ve bu malın edinirken kişisel mallarını kullanan eş, kullandığı kişisel malın hesapta karışmamasını sağlanır. Bu bağlamda denkleştirme, katılma alacağı ve değer artış payı alacağından tümüyle farklıdır.
Denkleştirmede, harcama yaparak fedakarlık gösteren eş, bu harcamayı kendi malına yaparken; değer arış payı alacağında ise fedakarlık yapan eş, diğer eşin malının edinilmesini, iyileştirilmesini veya korunmasını sağlamaktadır.
Katkı Payı Alacağı Nedir?
Mal rejimi davalarında alacak türlerinden biri de katkı payı alacağıdır. Eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu durumlarda, eşlerden birinin diğerine ait mala hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın yaptığı katkı için katkı payı alacağı talep edilebilir. Bu anlamda katkı payı alacağı ile diğer alacak türlerini ayıran en temel özellik tabi olacakları mal rejimidir. Katkı payı alacağı, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu durumlarda istenebilir iken; katılma alacağı ve değer artış payı alacağı edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulandığı durumda istenebilir.
Esasen Medeni Kanunda katkı payı alacağı adı altında özel bir alacak türü belirlenmemiştir. Bu alacak türü, Yargıtay içtihatları ve Borçlar Kanundaki hükümler doğrultusunda ortaya çıkmıştır.
Aile Konutu Şerhi Nedir?
Evlilik devam ederken eşlerin yaşadığı meskene aile konutu denilmektedir. Aile konutu şerhi ise eşlerden birinin diğerinin izni olmadan konut üzerinde satma ya da kiralama işlemlerini engelleyen hukuki bir korumadır. Tapuya şerh düşülerek gerçekleştirilen aile konutu şerhi, eşlerin konut üzerindeki tasarruf hakkını kısıtlayarak hakların korunmasını sağlar.
Aile Konutu Şerhi Korur Mu?
Aile konutuna tapuda şerh konulması durumundan mülk sahibi olan eş, diğer eşin izni olmadan aile konutu üzerinde tasarruf işleminde bulunulamaz. Şerhin tapuya düşülmesi ile diğer eşin konut üzerindeki hakları kısıtlanmış olur. Aile konutu üzerinde şerh varken satış ve benzeri işlemler yapılamaz. Yapılan tasarruf işlemleri de geçersizdir. Ancak tasarrufun gerçekleşmesinden sonra diğer eş, yapılan işleme onay verirse işlem geçerli hale gelir.
Aile Konut Şerhi Nasıl Konulur?
Aile konut şerhi tapudan konulmaktadır. Aile konutuna şerh koydurmak isteyen eşin, nüfus kayıt örneğini ve yaşanılan yerin aile konutu olduğuna dair muhtarlık evrakını alarak Tapu Sicil Müdürlüğü’ne gittiğinde aile konutuna şerhi konulmasını talep etmesi yeterlidir. Tapu sicil müdürlüğü, başvuruyu aldıktan sonra evrakları inceler ve aynı gün içerisinde taşınmazın aile konutu olduğuna dair tapuya şerh koyar.
Daha fazla bilgi için “Aile Konutu Şerhi” yazımızı okuyabilirsiniz.
Boşanma Davası Devam Ederken Aile Konutu Satılabilir Mi?
Boşanma davası açılması, eşlerin sahip oldukları mal varlıkları üzerindeki haklarını doğrudan sınırlayan bir dava değildir. Bu sebeple boşanma davası devam ederken evi terk eden eş, sahip olduğu konutu satışa çıkarabilir. Ancak satışa çıkarılacak bu konut, aile konutu ise diğer eşin rızasını alması gerekir. Aksi durumda yapılan satış işlemi geçersiz olur. Bu tür durumlarla karşı karşıya kalmamak için aile konutu üzerine aile konut şerhi konulmasında menfaat bulunmaktadır.
Ayrıca boşanma davası ile birlikte açılacak mal paylaşımı davalarında, malvarlıkları üzerine ihtiyati tedbir tesis edilmesi talep edilebilir. Mal paylaşımı davalarını inceleyecek hakim, usule ve yasaya aykırı olarak talep edilmesi durumunda diğer eşin malvarlıklarına tedbir koyacaktır. Bu sayede boşanma davası devam ederken aile konutunun satılması engellenmiş olur.
Düğünde Takıları Kimindir?
Ziynet eşyalarının kime ait olduğu da mal paylaşımı davalarını açmak isteyen kişilerin sıklıkla sorduğu konulardan biridir. Yargıtay ziynet eşyalarının kime ait olduğunu kadına özgü olup olmamasına göre ayırmaktadır. Kadına özgü ziynet eşyaları kadının kişisel malı olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple bu mallar kadının kişisel malıdır. Ancak kadına özgü olmayan ziynet eşyaları, erkeğe ait olduğu kabul edilmiyorsa, eşlerin paylı mülkiyetinde olacaktır.
Daha fazla bilgi için “Ziynet Alacağı Davası” yazımızı okuyabilirsiniz.
Mal Paylaşımı Davalarında Yetkili Mahkeme
Mal paylaşımı davalarının hangi mahkemede açılacağı Medeni Kanunun 214. Maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Kanundaki düzenlemeye göre mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda mal paylaşımı davaları, ölenin son yerleşim yeri mahkemesinde açılır. Bu durumda sağ kalan eş veya mirasçıları, ölenin son yerleşim yerinde açması şarttır. Aksi durumda mal paylaşımı davalarının açıldığı mahkeme yetkisiz olacaktır.
Eşler arasında boşanmaya, evliliğin iptaline veya hakim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda ise mal paylaşımı davalarının, bu davaların görüldüğü yerdeki mahkeme açılması gerekir. Yine diğer hallerde de davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Kanunda düzenlenen bu son iki durumda yetki kuralları kesin nitelikte değildir. Bu sebeple yetkiye itiraz edilmezse yetkisiz mahkeme yetkili hale gelecektir.
Sık Sorulan Sorular
Mal paylaşımı davaları niteliği itibariyle birer alacak davasıdır. Bu sebeple bu davalarda kural olarak dava konusu olan malın mülkiyeti değil; o maldan kaynaklanan alacakların parasal karşılığı istenebilir. Ancak kanunda bu durumun bazı istisnaları düzenlenmiştir. Bu kapsamda istisnai nitelikte olmakla birlikte; eşlerin paylı mülkiyetinde olan mal, üstün menfaatini ispat eden eşe devredilebilir.
Yine eşlerden birinin ölümü halinde sağ kalan eş, aile konutunun ve aile konutunda bulunan ev eşyalarının mülkiyetin kendisine verilmesini isteyebilir. Son olarak ise borçlu eşin kabul etmesi şartıyla mülkiyetin devri şeklinde karar verilmesi de mümkündür.
Anlaşmalı boşanma, eşlerin boşanma ve boşanmaya bağlı tüm hak ve alacaklarda anlaşması durumunda yapılır. Bu kapsamda anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı, tümüyle anlaşmasına bağlı olarak yapılır. Taraflar, anlaşmalı boşanma davalarında mal paylaşımı davalarında çıkacak ihtilaflar bakımından da diledikleri gibi anlaşabilirler. Bu konuda hakimin de herhangi bir müdahalesi olmayacaktır. Ancak eşler, mal paylaşımı davalarında mal paylaşımı davalarında açılması haklarını saklı tutarak da boşanabilirler. Bu durumda boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içerisinde birbirlerine mal paylaşımı davaları açmaları mümkündür.
Boşanma sürecine girildiği durumlarda, eşlerden birinin kendisi adına kayıtlı malvarlığını diğer eşin mal paylaşımından kaynaklanan haklarını engellemek için azaltmaya veya ortadan kaldırmaya çalışması muhtemeldir. Bu tür durumların önüne geçilmesi için açılacak mal paylaşımı davalarında ihtiyati tedbir talep edilmesi gerekir.
Mal paylaşımı davalarını açan eşin, usulüne uygun olarak talepte bulunması halinde mahkeme, talep eden tarafın dava sonrasında elde edeceği muhtemel menfaatini korumak için ihtiyati tedbir kararı verir. İhtiyati tedbir kararı verilmesi halinde diğer eş, o mal ile ilgili hiçbir devir işlemi yapamaz.
Mal paylaşımı davaları öncesinde mal kaçırmayı önlemek isteyen eşin isteyeceği tedbire hükmedilmesi için, dava sonundaki muhtemel haklılığın yaklaşık olarak ispat edilmesi gerekir. Bu sebeple mal paylaşımı davalarına bakan hakim, karşı tarafa dinlemeden ihtiyati tedbire kararı verebilir. Ancak verilecek tedbir kararının orantılı olması gerekir.
Mal paylaşımı davalarında zamanaşımı, 10 yıldır. Bu süre, mal rejiminin sona erdiği tarihten itibaren uygulanmaktadır. Evliliğin boşanma ile sona ermesi halinde boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde mal paylaşımı davası açılması mümkündür. Evlilik birliğinin ölüm ile sona erdiği durumlarda ise mal paylaşımı davasının ölüm tarihinden itibaren 10 yıl içinde açılması gerekir. Aksi durumda mal paylaşımından kaynaklanan tüm haklar zamanaşımına uğrayacaktır.