Tahliye Davası

Tahliye davası hakkında merak ettiklerinizi bu yazımızda bulabilirsiniz. Sorularınızı, yorumlar bölümünden iletebilirsiniz. Hukuki desteğe ihtiyaç duyduğunuzda bizlere ulaşabilirsiniz.

Tahliye Davası Nedir?

Tahliyesi davası, kira sözleşmesi ile kiracıya teslim ettiği taşınmazdan kiracının çıkartılması için açılan gayrimenkul davasıdır. Kiracının tahliyesi davası, kiracıdan kaynaklanan sebeplerle açılabileceği gibi kiraya verenden kaynaklanan nedenlerle de açılabilir.

Tahliye Davası Şartları Nelerdir?

Tahliye davalarına ilişkin şartlar, Borçlar Kanunun 350 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu şartlara dikkat edilmesi halinde dava kabul edilecektir. Ancak şartlarda eksiklik bulunması durumunda tahliye davasının reddine karar verilecektir.

Kiraya Verenin Hakları Nelerdir?

Kiraya verenin en önemli hakkı kira sözleşmesinin feshedilmesi hakkıdır. Fesih hakkı ile kiraya veren, herhangi bir haklı sebebe dayanmak zorunda olmadan kira sözleşmesini feshedebilir.

Kiraya verenin fesih hakkını kullanma süresi kira sözleşmesinin belirli süreli ya da belirsiz süreli olmasına göre değişecektir. Belirli süreli kira sözleşmelerinde sözleşme kiracı tarafından sona erdirilmediğinde sözleşme birer yıllık sürelerle uzar. Bu uzamanın 10 yıl sürmesi halinde, 10 yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az 3 ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla sözleşmeye son verebilir. Üstelik bu tür durumlarda herhangi bir sebep gösterilmesi de gerekmez.

Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde ise 10 yıllık süre bulunmaktadır. Bu süre kiranın başlangıcından itibaren başlar. Bu tür durumlarda kiraya veren, kira ilişkisinin on yılı doldurmasından itibaren sözleşmeyi feshederek kiracının tahliyesini isteyebilir. Fesih bildirimlerinin geçerli olabilmesi için ise yazılı olarak yapılması gerekir. Ayrıca kiraya veren tarafından yapılacak fesih bildirimi, fesih dönemleri ve fesih bildirim sürelerine uyularak yapılmalıdır. Buna göre her kira yılı altı aylık fesih dönemlerine ayrılacaktır ve kiraya veren sözleşmeyi sona erdirmek istediği altı aylık fesih döneminin sonu için üç ay önceden fesih bildiriminde bulunmuş olmalıdır.

Kiraya verenin ikinci hakkı ise hapis hakkıdır. Kiracının kira bedelini ödememesi halinde, kiraya verenin kiracıdan taşınmazı tahliye etmesini talep etme hakkı bulunmaktadır. Ancak, kiraya verenin bu süre içinde kiracının taşınmazı kullanımını engelleyebilmesi mümkün değildir. Kanun koyucu, kiraya verenin kira alacağını teminat altına almak amacıyla bu durumu hapis hakkıyla güvence altına almıştır. Kiraya verenin hapis hakkı Borçlar Kanunu’nun 336. maddesinde düzenlenmektedir. Buna göre kiraya veren, işlemiş bir yıllık ve işlemekte olan altı aylık kira bedelinin güvencesi olmak üzere, kiralananda bulunan ve kiralananın döşenmesine veya kullanılmasına yarayan taşınırlar üzerinde hapis hakkına sahiptir.

Kiracının Hakları Nelerdir?

Kira hukukunda kiracının hakları Borçlar kanunun 347. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hakların başında fesih hakkı gelmektedir. Kiracının fesih hakkını kullanması sözleşmenin süresine bağlıdır. Buna göre belirli süreli kira sözleşmelerinde kiracı, sözleşmenin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Bildirimde bulunulacak süre kira sözleşmesinde belirlenir.

Söz gelimi bir yıllık bir kira sözleşmesi yapıldığında bu sözleşme bir yılın sonunda sona ermeyecek, bir yıl için uzamış sayılacaktır. Kira ilişkisini sona erdirmek isteyen kiracı sürenin bitiminden 15 gün önce yazılı bir fesih bildiriminde bulunmalıdır. Bu hak sadece kiracıya tanınmıştır. Bu sebeple kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi feshedemez. Kira sözleşmesinin belirsiz süreli olması halindeyse kiracı, sözleşmeyi her zaman feshedebilmektedir.

Tahliye Davasını Kim Açar?

Tahliye davaları kural olarak kiraya veren tarafından açılır. Ancak somut olayın özelliklerine ve dava sebebine göre başkaca kişiler tarafından da tahliye davalarının açılması mümkündür. Örneğin yeni malik veya intifa hakkı sahibi kişilerin de tahliye davası açması mümkündür. Ancak malikin kiraya verenden farklı bir kişi olması durumunda malik, öncelikle kiracıya bir ihtarname göndererek malik olduğunu ispat etmelidir. Bu bildirimden sonra tahliye davası açılabilir.

Yine uygulamada karşımıza gelebilecek başka bir durum ise tahliye taahhütnamesi nedeniyle tahliye davasıdır. Borçlar kanunun 352. maddesine göre taahhüde dayalı tahliye hakkı yalnızca kiraya verene aittir. Ancak taahhütname ve kira sözleşmesinin imzalanmasının ardından taşınmaz el değiştirmiş ve malik değişmiş olabilir. Bu durumda yeni malik, daha önce verilmiş olan tahliye taahhüdünü kullanarak tahliye davası açma hakkına sahiptir. Dolayısıyla taşınmazın devredilmiş olması, tahliye taahhüdünün geçersiz hale gelmesine neden olmayacaktır.

Taşınmazın tahliyesi davasında bölünmezlik ilkesi mevcuttur. Buna göre taşınmaz üzerinde paylı mülkiyet tesis edilmesi yani taşınmazın hisselere bölünmesi halinde kiraya veren hissedarlar arasında zorunlu dava arkadaşlığı gündeme gelecektir. Bu zorunlu dava arkadaşlığı gereğince tüm kiraya verenlerin ortak bir şekilde kiracıya ihtarda bulunulması ve beraber dava açması gerekir. Kiracının bu hissedarlardan biri olması halinde dava açılması mümkün değildir.

Tahliye Davasını Kiracı Açabilir Mi?

Tahliyesi davası, taşınmazın boşaltılması amacıyla açılan bir davadır. Dolayısıyla bu davanın, kiracı tarafından açılması mümkün değildir.

Yeni Malik Tahliye Davası Açabilir Mi?

Taşınmazı kira ilişkisi devam ederken iktisap eden kişiye yeni malik denilmektedir. Yeni malikin, kiracıya karşı tahliye davası açabilmesi mümkündür. Ancak yeni malikin yalnızca taşınmazı iktisap etmesi tahliye istemesi için yeterli değildir. Bu durumda davanın açılabilmesi için Borçlar Kanunun 351. maddesinde düzenlenen şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar şunlardır;

– Yeni malik taşınmazı sonradan edinmelidir. Yeni malikin taşınmazı hangi yol ile iktisap ettiğinin önemi yoktur. Bağış, satış ve benzeri yollar ile taşınmazı edinmesi mümkündür.

– Yeni malikin, kendisinin veya yakınlarının gereksinimi olmalıdır. Bu kapsamda malikin gereksinimi dışında eşinin, çocuklarının, torunlarının, anne-babasının gereksinimleri de önemlidir. Hatta malikin kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin gereksinimleri de bu kapsamda değerlendirilmektedir.

– Yeni malikin taşınmazı edinme tarihinden itibaren 1 ay içinde kiracıya ihtar göndererek konut veya işyeri gereksinimi dolayısıyla tahliye etmesini talep etmelidir.

– Yeni malik, bildirim tarihinden itibaren 6 ay içerisinde tahliye davasını açmalıdır.

Mirasçı Tahliye Davası Açabilir Mi?

Kiraya verenin vefatı halinde kira sözleşmesinin yeni tarafı mirasçılar olacaktır. Bu tür durumlarda kira sözleşmesinin yeniden yapılması gerekmez. Bu kapsamda mirasçılar da tahliye davası açabilir. Ancak bu durumda mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Dolayısıyla tüm mirasçılar tarafından ortak bir ihtar gönderilmesi ve yine ortak bir tahliye davası açılması gerekir.

Tahliye Sebepleri Nelerdir?

Tahliye sebepleri sözleşmenin sona ermesinden kaynaklanabileceği gibi kiracıdan veya kiraya verenden kaynaklanabilir.

Kiracıdan kaynaklanan tahliye sebepleri:

  • Tahliye taahhütnamesi nedeniyle tahliye,
  • Kiracının kira bedelini ödememesi ve bu sebeple kendisine iki haklı ihtarda bulunulmuş olması nedeniyle tahliye,
  • Kiracının veya eşinin aynı belediye sınırları içinde konutunun olması nedeniyle tahliye.

Kiraya verenden kaynaklanan tahliye sebepleri:

  • İhtiyaç nedeniyle tahliye,
  • Yeni malikin ihtiyacı nedeniyle tahliye,
  • Taşınmazın yeniden imar ve inşası ve bu süreçte kiralananın kullanılmasının imkansız olması sebebiyle tahliye,
  • Kira sözleşmesinin 10 yıllık süresinin dolması nedeniyle tahliye.

Önemle belirtmek gerekir ki kiracının tahliyesi sebepleri kanunla sınırlıdır. Ayrıca tahliye sebeplerinin kiracı aleyhine değiştirilmesi Borçlar Kanunun 354. maddesi gereğince yasaktır.

İhtiyaç Sebebiyle Tahliye Davası

Uygulamada en sık karşımıza çıkan tahliye sebeplerinden biri ihtiyaç sebebiyle tahliyedir. Bu tahliye sebebine ilişkin davanın açılması Borçlar Kanunun 350. maddesi kapsamında belli koşullara bağlanmıştır. Koşulların yerine getirilmesi halinde dava kabul edilecek ve kiracı tahliye edilebilecektir. İhtiyaç sebebiyle tahliye davası açılmasının koşulları şunlardır:

  • Kiraya verenin kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri ihtiyacı nedeniyle bu taşınmazı kullanma zorunluluğu olmalıdır.
  • Davanın, belirli süreli kira sözleşmesinin sona ermesinden ve belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine veya fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak 1 ay içinde açılması gerekmektedir.

Bu kapsamda örneğin kira sözleşmesinin 1 yıllık süre için belirli süreli olarak kurulmuş ve bir yılın sonunda kira sözleşmesi, her iki tarafın da bu konuda bir itirazının olmaması nedeniyle bir yıl daha yenilenmiş olsun. Bu durumda belirli süreli kira sözleşmesi, belirsiz süreli kira sözleşmesine dönüşmüş olacaktır. Belirli süreli olarak kurulan kira sözleşmesinin belirsiz süreli sözleşmeye dönüşmesi halinde ise uzayan bir yıllık kira süre altı aylık dönemlere bölünür.

Söz gelimi kiraya veren, ikinci altı aylık dönemde kira sözleşmesini ihtiyaç nedeniyle sonlandırmak isterse ikinci altı aylık dönemin bitiş tarihinden en geç üç ay önce fesih bildiriminde bulunması gerekir. Bu fesih bildirimi, karşı tarafa ulaşacak şekilde yapılmalıdır. Kiraya veren süresinde fesih bildirimini yaptıktan sonra ikinci altı aylık kira döneminin bitiminden sonraki bir ay içinde tahliye davasını açmalıdır. Eğer fesih bildirimi yapılan fesih dönemi içinde kiracıya ulaşmazsa bu bildirim sonra gelen altı aylık fesih dönemi için geçerli olur. Bu durumda da yeni fesih döneminin sonundan itibaren bir aylık süre dava açma süresidir.

Burada önemle belirtmek gerekir ki Borçlar Kanunun 354. maddesi kapsamında, kiraya veren tarafından açılan tahliye davasının kabulü halinde kiraya veren, taşınmazı 3 yıl boyunca bir başkasına kiralayamaz. Kiralama yasağına aykırı davranılması halinde ise kiracının tazminat talep etme hakkı doğacak ve mahkeme tarafından hükmedilecek tazminat miktarı 1 yıllık kira bedelinden daha az olmayacaktır.

Yeni Malik Nedeniyle Tahliye Davası

Yeni malik sebebiyle tahliye davalarının şartları Borçlar Kanunun 351. maddesinde düzenlenmiştir. Yeni malikin gereksinimi sebebiyle tahliye davası açılabilmesi için şu şartların gerçekleşmesi gerekir;

– Tahliye davasını açacak malik, kira sözleşmesinin imzalanmasından sonra taşınmazı devralan, “yeni” malik olmalıdır. Malikin taşınmazı önceki sahibinden ne yolla iktisap ettiğinin bir önemi bulunmamaktadır.

– Yeni malikin, kendisinin, eşinin, altsoyunun, üstsoyunun veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut ya da işyeri gereksinimi olmalıdır.

– Yeni malikin taşınmazı edinme tarihinden itibaren 1 ay içinde kiracıya ihtar göndererek konut ya da işyeri gereksinimi dolayısıyla tahliye etmesini talep etmelidir.

– Yeni malik, bildirim tarihinden itibaren 6 ay içerisinde tahliye davasını açmalıdır.

Bu tahliye davasında, diğer tahliye davalarından farklı olarak, kiracıya ihtar yapılması zorunludur. Buradaki amaç kiracının, yeni malik ve eski malik arasındaki devir sözleşmesinden haberdar olmasıdır.

Tahliye Davası Nasıl Açılır?

Tahliye davası, kiraya verenin, Borçlar Kanunun 350 ve devamı hükümlerde sayılan tahliye sebeplerine ilişkin öngörülen koşulları sağlayarak ve hak düşürücü süreler içerisinde, bir dava dilekçesi vermesi ile açılır. Kiraya veren, dava dilekçesinin verilmesi esnasında gerekli dava harcı ve masraflarını yatırır. Davacı, dava dilekçesinde taraflar, kimlik bilgileri, varsa vekilleri, dava konusunu belirttikten sonra tahliye sebebini, kira sözleşmesine ilişkin hususları açıklar, ilgili delillerini ve tanıklarını dilekçe ekinde bildirir.

Dilekçenin verilmesinden sonra mahkemenin dosyayı kabul etmesi ile dosya esas numarası atanır. Böylelikle dava açılmış olur.  Dava dilekçesi mahkeme tarafından davalı kiracıya tebliğ edilerek cevap vermesi için 2 haftalık süre tanınır. Ardından cevap dilekçesi de davacıya tebliğ edilir. Dava, basit yargılama usulüne tabi olması sebebiyle taraflar yalnızca birer defa dilekçe sunarlar. Mahkeme, ön inceleme duruşması için gün atar ve taraflara bildirir.

Ön inceleme duruşmasının ardından deliller toplanır ve mahkemece gerekli görülmesi halinde keşif yapılarak bilirkişi raporları tanzim edilir. Tahkikat aşaması bu şekilde tamamlandıktan sonra ise mahkeme tarafından sözlü yargılama aşamasına geçilerek karar verilir.

Tahliye Davası Nasıl İspat Edilir?

Tahliye davasında davacının ve davalının belli hususları ispat etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Buna göre kiraya verenin davasını ne şekilde ispat etmesi gerektiği, tahliye talebini hangi sebebe dayandırdığına ilişkin bir husustur. Nitekim;

– Tahliye taahhüdü sebebiyle açılacak bir tahliye davasının ispatlanması, kiracının imzaladığı tahliye taahhüdünün mahkeme dosyasına sunulmasıyla mümkündür. 

– Kiraya verenin veya yeni malikin gereksinim nedeniyle tahliye davası açması halinde bu gereksinimi mahkemeye sunacağı belgeler, evraklar, raporlar, yazışmalar ve bildireceği tanıklar ile ispatlaması gerekmektedir.

– Tadilat nedeniyle açılacak bir tahliye davasında kiraya verenin delil olarak tadilat projesini mahkeme dosyasına delil olarak sunması ispatı kolaylaştıracaktır.

– Kiracının kiralarını ödememesi sebebiyle açılacak tahliye davasında, kiraların ödemediğine ilişkin banka hesap dökümleri, whatsapp konuşmaları, kiracıya gönderilen ihtarlar da dosyaya sunulması gereken belgelerdendir.

Buna karşılık kiracının, kira sözleşmesini kendisinin imzalamadığını iddia etmesi halinde imzanın kendisine ait olmadığının ispat yükü kendisi üzerindedir. Yine tahliye taahhütnamesinin kendisi tarafından imzalanmadığını veya imzalarken tarih kısmının boş olduğunu, kiraya verenin manevi cebri altında imzaladığını iddia etmesi halinde bu iddialarını ispatlama yükümlülüğü bizzat davalıya aittir. 

Davalının bu iddialarını sunduğu deliller, bilirkişi incelemesi, tanıkları vasıtasıyla ispatlayamaması halinde davacının tahliye davası kabul edilecek ve kiracı taşınmazı tahliye etmek durumunda kalacaktır.

Tahliye Davası Açma Süresi Nedir?

Borçlar Kanununda her bir tahliye sebebi için ayrı dava açma süreleri öngörülmüştür. Bu süreler hak düşürücü süre olup, ilgili süreler içerisinde davanın açılmaması halinde davanın reddine karar verilecektir. Bu kapsamda dava açma süreleri şu şekildedir:

– İhtiyaç nedeniyle tahliye davası ile yeniden inşa ve imar nedeniyle tahliye davaları için öngörülen hak düşürücü süre Borçlar Kanunun 350. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre davanın, belirli süreli kira sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 1 ay içerisinde; belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine veya fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak 1 ay içinde açılmış olması gerekir.

Sözgelimi kiracısı ile arasında belirsiz süreli kira sözleşmesi yapmış kiraya veren, sözleşmeyi feshetmek istediği altı aylık fesih döneminin sona ermesinden en geç üç ay önce fesih bildiriminde bulunmuş olmak koşuluyla o fesih döneminin bitiminden sonraki bir ay içinde davayı açmalıdır. Kira sözleşmesinin belirli süreli olarak kurulup kira ilişkisinin örtülü olarak devam ettirilmesi sebebiyle belirsiz süreli sözleşmeye dönüşmüş olması durumunda da aynı sürelere uyularak tahliye davası açılmalıdır. 

– Yeni malikin gereksinimi nedeniyle tahliye davaları için öngörülen hak düşürücü süre Borçlar Kanunun 351. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre yeni malik, taşınmazın edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak ihtar göndererek bildirmeli ve bildirimin ardından 6 ay sonra dava açmalıdır. Yeni malikin kira sözleşmesini sona erdirmesinin bir diğer yolu ise kira sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 1 ay içerisinde dava açabilmektedir.

– Taahhütname nedeniyle tahliye davası için öngörülen hak düşürücü süre Borçlar Kanunun 352. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre kiraya verenin, taahhütnamede yazılı tahliye tarihinden itibaren 1 ay içerisinde dava açması gerekir.

– Kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçe veya belde belediye sınırları içinde oturmaya elverişli bir konutu bulunması nedeniyle tahliye davası için öngörülen hak düşürücü süre de Borçlar Kanunun 352. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre kiraya veren, kira sözleşmesinin kurulması sırasında bu durumu bilmiyorsa sözleşmenin bitiminden başlayarak 1 ay içinde dava açması gerekir.

– Kiracının kira bedellerini zamanında ödemeyip kendisine aynı kira yılında iki haklı ihtar yapılmış olması sebebiyle tahliye davası için öngörülen hak düşürücü süre Borçlar Kanunun 352. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;

  • Kiraya veren, bir yıldan kısa süreli kira sözleşmelerinde kira süresi içinde kiracıya yazılı olarak iki haklı ihtarda bulunmuş ise kira sözleşmesinin bitiminden başlayarak 1 ay içerisinde dava açabilmektedir.
  • Kiraya veren, bir yıl ve daha uzun süreli kira sözleşmelerinde bir kira yılı veya bir kira yılını aşan süre içinde kiracıya yazılı olarak iki haklı ihtarda bulunmuş ise kira süresinin ve bir yıldan uzun süreli kiralarda ihtarların yapıldığı kira yılının bitiminden başlayarak bir ay içinde dava açabilmektedir.

İki haklı ihtar nedeniyle tahliye davası için her iki ihtarın aynı kira yılı içerisinde yapılması gerekir. Ayrıca kira sözleşmesinin bitiminden itibaren 1 ay içerisinde dava açılmalıdır.

Avukat Yaşar Öksüz’ün Milliyet’te yayınlanan yazılarını buradan okuyabilirsiniz.

Tahliye Davasında Zamanaşımı

Tahliye davasında bir zamanaşımı süresi bulunmamaktadır. Bu davada Borçlar Kanunu’nun öngördüğü süreler hak düşürücü sürelerdir. Yukarıda “dava açma süresi” başlığı altında belirttiğimiz tüm süreler hak düşürücü süre olup, bu süreler içerisinde davanın açılması gerekmektedir. Her bir tahliye sebebi için farklı süreler öngörülmüştür.

Kira Tespit Ve Tahliye Davası Birlikte Açılabilir Mi?

Kira tespit davası, kira bedelinin mahkeme tarafından belirlenmesinin talep edildiği dava türüdür. Kira tespit davasının kiracı ya da kiraya veren tarafından açılması mümkündür. Davacının, kira tespit davası ve kiracının tahliye davasını beraber açmasında bir sakınca bulunmamaktadır. Hatta bu iki davanın beraber, terditli olarak açılmasında hukuki yarar bulunmaktadır.

Davaların beraber açılması isteniyorsa davacı tarafından dava dilekçesinde kademeli olarak önce kiracının tahliyesi talep edilmeli, ardından talebin kabul edilmemesi halinde kiranın yeniden tespit edilmesi istenmelidir. Bu yol ile davacı, yalnızca tek bir dava bakımından yargılama gideri ödeyecek ve ekonomik açıdan daha avantajlı olacaktır. Ayrıca davanın mahkeme tarafından reddedilmesi halinde kiranın yeniden belirlenmesi amacıyla ayrı bir dava açmak durumunda kalınmaması sebebiyle yargılama tek bir dava ile daha kısa sürecektir.

Avukatsız Tahliye Davası Açılabilir Mi?

Türk Hukuk sistemimizde belirli istisnalar haricinde avukatla temsil zorunlu değildir. Şahıslar genel kural olarak kendi davalarını açabilir ve takip edebilirler. Buna göre tahliye davasının açılması ve takibi açısından avukata vekalet vermek zorunlu değildir. Buna karşılık, hukuk sistemimizde yerleşik olarak yazılı yargılama usulünün hakim olması nedeniyle bir avukata vekalet verilmek suretiyle davanın takip edilmesi daha faydalı olacaktır. Nitekim yazılı yargılama usulü gereğince avukatın dilekçe yazmadaki marifeti dava sürecine doğrudan etki edecek ve etkin bir hukuk yargılaması gerçekleşecektir.

Sonuç olarak kiracının tahliyesi davası için davacı ya da davalının avukata vekalet vermesi zorunlu değildir. Ancak hak kaybına uğramamak için tahliye davası avukatından hukuki destek alınmasında fayda bulunmaktadır.

Kiracı Tahliye Davası Masrafları

Davanın açılması ve yargılamanın ilerleyebilmesi için gereken masraflara “yargılama giderleri” denilmektedir. Tahliye davası sürecinde oluşacak yargılama giderleri kiraya veren davacı tarafından dava başında karşılanır. Davanın kazanılması durumunda ise kiraya veren bu masrafları davalıdan ister.

Yargılama süresince ödenmesi gereken harçlar her yıl Harçlar Kanununun öngördüğü oran ve miktarlarda değişiklik göstermektedir. Kiracının tahliyesi davalarında ihtarname ve yargılama giderleri “başvuru harcı, peşin harç, dosya gideri, vekalet harcı, tebligat gideri, bilirkişi ücreti, tanık gideri, diğer iş ve işlemler”dir. Bu yargılama giderleri ve ihtarname ücretleri tahliye davaları için 2024 yılında yaklaşık olarak 3.000 TL-3.500 TL arasındadır. Bu tutar tanık ve bilirkişi sayısına göre artabilir ya da azalabilir.

Bununla beraber kiraya veren davacının davasını ispat etmesi ve mahkeme tarafından davanın kabulüne karar verilmesi halinde yargılama giderleri davalı kiracıdan alınarak kiraya veren davacıya iade edilecektir. Buna karşılık kiraya verenin davasını ispat edememesi halinde davanın reddine karar verilecek ve yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılacaktır.

Kiracıya Tahliye Davası Nasıl Bildirilir?

Tahliye davasının açılmasının ardından mahkeme kalemi, dava dilekçesini ve tensip zaptını PTT aracılığıyla davalının dava dilekçesindeki adresine gönderir. Kiracının tahliye davasını öğrenmesi, tebligatı teslim alması ile gerçekleşecektir. Aynı zamanda kiracı için davaya cevap süresi de başlamış olacaktır.

Tahliye Davası Ne Kadar Sürer?

Tahliye davalarında dava süresi, dosyanın özelliklerine, davaya bakan mahkemenin iş yüküne, dava sonucunda verilen karara tarafların itiraz edip etmemesine göre değişiklik göstermektedir. Bu kapsamda kiracının tahliyesi davalarının ortalama 3 ay ile 2 yıl arası sürdüğünü söylemek mümkündür.

Tahliye Davası Hangi Mahkemede Açılır?

Kiracının tahliyesi davalarında görevli ve yetkili mahkemeler Hukuk Muhakemeleri kanununda belirlenmiştir. Buna göre tahliye davalarında görevli mahkemeler sulh hukuk mahkemeleridir.

Yetkili mahkeme ise taşınmazın niteliğine göre belirlenecektir. Buna göre kiracının tahliyesi davalarında genel kural olarak taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili olacaktır. Ancak tahliye davaları, taşınmazın mülkiyetine ilişkin davalardan değildir. Bu sebeple taşınmazın bulunduğu yerdeki mahkemeler kesin yetkili değildir. Dava, davalının yerleşim yerinde veya sözleşmenin ifa edileceği yerde de açılabilir. Taşınmazın işyeri niteliğine haiz olması halinde kiracının yerleşim yeri mahkemesi yetkili olacaktır.

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Sayfayı Kopyalayamazsınız

Bilgi ve Randevu