Zina Sebebiyle Boşanma

Zina sebebiyle boşanma davası hakkında merak ettiklerinizi bu yazımızda bulabilirsiniz. Sorularınızı, yorumlar bölümünden iletebilirsiniz. Hukuki desteğe ihtiyaç duyduğunuzda bizlere ulaşabilirsiniz.

Zina Sebebiyle Boşanma Nedir?

Zina sebebiyle boşanma, Medeni Kanunun 161. maddesinde düzenlenmiştir. Kanundaki düzenlemeye göre eşlerden biri, evlilik birliği devam ederken karşı cinsten biri ile cinsel birliktelik yaşarsa zina sebebiyle boşanma davası açılabilir.

Zina sebebiyle boşanma davası özel bir boşanma sebebidir. Bu sebeple zinanın ispat edilmesi durumunda evlilik birliğinin devam edemeyeceği kabul edilir.

Medeni Kanun 161 – Zina

Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

Zina Şartları Nelerdir?

Zina nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için şu şartların gerçekleşmesi gerekir;

-Eşler arasında, resmi bir evlilik bağı olmalıdır.

Zina sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için, eşler arasında resmi bir evlilik bulunması ve bu evliliğin de devam ediyor olması gerekir. Dolayısıyla farklı evlerde yaşayan ancak resmi olarak hala evli olan eşlerinden birinin, karşı cinsten biri ile cinsel ilişkiye girmesi durumunda zina sebebiyle boşanma davası açılabilir. Yine aynı şekilde haklarında mahkeme tarafından ayrılık kararı verilmiş eşlerin de karşı cinsten biri ile birliktelik yaşamaları halinde zina sebebiyle boşanma davası açılması mümkündür.

Ayrıca eşler, herhangi bir nedenle boşanma davası açmış olsalar da sadakat borçları devam etmektedir. Bu sebeple çekişmeli boşanma davası devam ederken eşlerden birinin karşı cinsten biri ile cinsel birliktelik yaşadığının ortaya çıkması halinde zina nedeniyle boşanma davası açması mümkündür.

-Karşı cinsten biriyle cinsel birliktelik yaşanmalıdır.

Zina sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için eşlerden birinin, karşı cinsten biriyle cinsel birliktelik yaşaması gerekir. Eşlerden birinin başka birini öpmesi, sarılması veya el ele sokakta gezmeleri gibi durumlarda zina sebebiyle boşanmaya karar verilemez. Bu tür durumlarda ancak evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilir.

Aynı cinsten kişilerin cinsel ilişkide bulunması durumunda da zina sebebiyle boşanmaya karar verilmesi mümkün değildir. Bu tür durumlarda diğer şartları da oluşması halinde haysiyetsiz hayat sürme veya evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma davaları açılabilir.

– Zina yapan eşin kusurlu olması gerekir.

Zina eylemlerinde bulunan eşin bunu bilinçli bir şekilde yapmış olması gerekir. Aldatan eşin ayırt etme gücüne sahip olmaması veya hareketlerinin sonucunun farkında olmaması durumunda zina sebebiyle boşanmaya karar verilmesi mümkün değildir. Yine aynı şekilde irade sakatlığı ile durumunda, kusurdan bahsedilemez. Bu nedenle tehdit, tecavüz gibi hallerde bu eylemlere maruz kalan eşin kusurlu olduğundan bahsedilemeyeceği için bu eş aleyhine zina sebebiyle boşanmaya karar verilemez.

Affeden Tarafın Dava Hakkı Yoktur

Zinayı affeden eşin zina sebebiyle boşanma davası açma hakkı son bulur. Affetme sözlü, yazılı veya örtülü olabilmektedir. Aldatılan eşin davranışlarından zinayı affettiği anlaşılabiliyor ise bu durumda örtülü affetme vardır ve zina sebebiyle boşanma davası açma hakkı son bulur. Af ancak zina fiili gerçekleştikten sonra söz konusu olabilmektedir. Eşin, diğer eşin zinasına, zina gerçekleşmeden önce rıza göstermesi af kapsamda değerlendirilemez.

Bir davranışın af kapsamında olup olmadığı hakim tarafından değerlendirilecektir. Örneğin küçük yaştaki müşterek çocukları teslim alabilmek için zina eden eş ile aynı ortamda bulunmak, zina yapan eşin vefat eden aile üyelerinden bir tanesinin cenazesine katılmak veya tutuklu olan eşin ziyaret edilmesi insani görevlerin yerine getirilmesi olarak kabul edilecek ve af niteliği taşımayacaktır.

Zina sebebine dayalı boşanma davası açılmasına neden olan her olay için affetmenin gerçekleşip gerçekleşmediği ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hakim, zina nedenine dayalı boşanma davası açan eşin, davalı eşi affetmiş olup olmadığını tüm noktaları ile araştırarak hüküm kuracaktır. Affedilen davranışların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak açılan boşanma davasında da aldatan eşe kusur olarak yüklenmesi mümkün değildir.

Zinanın İspatı Yargıtay Kararları

Zina sebebiyle boşanma davasının ispat edilmesinde özellikle; otel kayıtları, tanık ifadeleri, güvenlik kamerası kayıtları, banka hesap dökümleri ve kredi kartı ekstresi, e-posta dokümanları, mektup, fotoğraf, video, telefon kayıtları ve whatsapp içerikleri önemli deliller arasında yer almaktadır.

Zina sebebiyle boşanma davasında kullanılacak deliller hukuka uygun şekilde elde edilmiş olmalıdır. Aksi halde mahkeme tarafından bu deliller dikkate alınmayacaktır. Bu kapsamda zina sebebiyle boşanma davasını ispatlamak için kullanılabilecek deliller somut olaylara göre değişiklikler gösterebilmektedir.

Boşanma davalarında yemin deliline dayanılamaz. Bu sebeple tarafların yemini zina nedeniyle boşanma davasında delil olarak kullanılamamaktadır.

Aldatma Boşanma Davası Ses Kaydı

Zina sebebiyle boşanma davalarında en çok merak edilen husus, ses kayıtlarının delil olarak kullanılıp kullanılamayacağıdır. Bu konuda değerlendirme yapabilmek için ses kaydının içeriğini incelemek ve nasıl alındığını tespit etmek gerekir. Nitekim ses kaydı, baskı, tehdit ortamında alınmışsa veya içeriğinden zina anlaşılmıyorsa zina sebebiyle boşanma davasında delil olarak kullanılamaz.

Ayrıca evde, işyerinde veya arabada önceden planlı bir düzenekle gizli video kaydı alınarak zina öğrenilmiş ise bu kayıtlar boşanma davasında delil olarak kullanılamaz. Ancak son kararlarında Yargıtay, zina sebebiyle boşanma davasının ispat edilmesi için ses kaydına alındığı durumlarda, bu ses kaydının kullanılabileceğini ifade etmektedir. Bu sebeple bu kayıtların dosyaya delil olarak sunulmadan önce boşanma avukatı tarafından incelenmesi gerekir.

Avukat Yaşar Öksüz’ün Milliyet’te yayınlanan yazılarını buradan okuyabilirsiniz.

Aldatma Boşanma Davası Telefon Kayıtları

Zina sebebiyle boşanma davasında zinanın ispatı için müzekkere yazılarak GSM operatörlerinden telefon kayıtları talep edilebilmektedir. Mesaj kayıtları, whatsapp ve sosyal medya uygulamalarındaki mesajlar için ise telefonun mahkemeye sunulması talebinde bulunulabilir. Ancak ilgili operatörler sadece, arama ve mesajlaşma tarihlerini paylaşmakta olup; mesaj veya arama içerikleri hiçbir şekilde aile mahkemesi dosyalarına gönderilmemektedir. Bu sebeplerle zina davalarında telefon kayıtları gelmesine rağmen zinanın ispatı için yeterli olmayacaktır.

Eşin Başkasıyla Mesajlaşması Boşanma

Eşin başkasıyla mesajlaşması boşanma nedenidir. Bu tür durumlarda eşlerin güven sarsıcı davranışlarda bulundukları kabul edilir. Ancak yapılan mesajlaşma, telefon konuşması fotoğraf gönderme gibi davranışlar zina olarak değerlendirilmemektedir. Zira zina kavramından bahsetmek için eşlerden birinin başka biri ile cinsel ilişkide bulunması gerekir. Cinsel ilişki boyutuna varmayan şekilde flört etmek, telefonla konuşmak ya da internet üzerinden yapılan duygusal ya da cinsel içerikli mesajlaşmalar zinanın gerçekleştirildiği değil sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiği anlamına gelir. 

Sonuç olarak eşin başka bir kişi ile mesajlaşması gibi davranışlar da bulunması nedeniyle zina nedenine dayalı boşanma davası açılması mümkün değildir. Ancak bu yöndeki davranışlar zinanın gerçekleştirildiği konusunda fiili karine oluşturabilir. Bu durumun sebebi ise zinayı suçüstü tespit etmenin oldukça zor olmasıdır. Bu nedenle ispat edilen çeşitli mesajlaşma, arama, görüşme gibi olgular bir zinanın bulunduğu hususunda hakime kanaat verdiği takdirde, hakim, zina suçüstü tespit edilmemiş olsa bile boşanmaya karar verebilir. Bu hususlara her davanın özelinde ayrıca bakılması gerekir.

Aldatma Boşanma Davası Konaklama Kayıtları

Zina sebebiyle boşanma davasının en önemli delillerinden biri konaklama kayıtlarıdır. Eşlerden birinin, karşı cinsten biri ile konakladığını tespit etmesi ve bu konuyu ispat edecek deliller sunması durumunda zina eylemleri ispat edilmiş sayılmaktadır. Bu durumda konaklama kaydı görünen eşin, söz konusu konaklamanın hatalı olduğunu ispat etmesi veya hayatın olağan akışına uygun bir savunma sunması gerekir.

Ancak bazı mahkeme hakimleri konaklama kayıtlarının celp edilebilmesi için otel ve hatta oda isimlerinin bildirilmediği için konaklama kayıtlarını celp etmemektedir. Bu uygulama tümüyle hatalıdır. Nitekim eşlerden birinin, diğer eşin kaldığı oteli ve hatta oda numarası bilmesini bekleme hayatın olağan akışına aykırıdır. Böylesi bir uygulama hak arama özgürlüğünün dahi ihlali niteliğindedir. Bu sebeple usulüne uygun olarak konaklama kayıtlarının celbi talebine dayanılması halinde mahkemenin aydınlatma yükümlülüğünü de göz önüne alarak konaklama kayıtlarını celp etmesi gerekir.

Aldatma Boşanma Davası Kamera Kayıtları

Kamera kayıtları, zina sebebiyle boşanma davasının ispatında büyük önem taşımaktadır. Eşlerden birinin, karşı cinsten birini eve almış olması ve bu durumun kamera kayıtlarıyla tespit edilmesi halinde zina sebebiyle boşanma davası açılması mümkündür. Kamera kayıtlarının nasıl elde edilebileceği konusunda “delil tespiti davası” yazımızı okuyabilirsiniz.

Aldatma Boşanma Davası Dedektif

Dedektiflik, hukuk sistemimiz içinde tanımlanmayan ve yasal altyapısı bulunmayan bir çalışma alanıdır. Bu sebeple dedektif tutarak kişinin takip ettirilmesi ve bu şekilde delil elde edilmesi durumunda, elde edilen delillerin hukuka aykırı olma riski ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla zina davalarında dedektiften yardım alınması tahmin edilenden daha fazla hak kaybına neden olabilir.

Boşanma Davasında DNA Testi Talebi

Eşlerden birinin evlilik birliği içinde başka birinden çocuğunun olması halinde zina sebebiyle boşanma davasının ispat edilmesi mümkündür. Bu kapsamda özellikle nüfus kayıtları veya DNA sonuçları delil olarak kullanılabilir.

Zina Nedeniyle Boşanma Davası Açma Süresi

Zina nedeni ile boşanma davası, zinanın öğrenilmesinden itibaren 6 ay içinde açılmalıdır. Bu süre hak düşürücü niteliktedir ve mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınır. Ayrıca aldatmadan itibaren 5 yıl geçmekle dava hakkı zamanaşımına uğramaktadır. Bu sebeple zina eylemlerini öğrenen eşin kanunda düzenlenen sürelere riayet ederek davasını açması gerekir.

Aldatan Eşin Boşanma Davası Açması

Aldatan eşin boşanma davası açması mümkündür. Ancak bu durumda aldatan eş, kendi aldatmasına dayalı olarak boşanma davası açamaz. Zira kimse kendi kusurlu davranışlarını gerekçe göstererek boşanma talebinde bulunamaz. Aldatan eş sadece diğer eşin kusurlu davranışları olduğunu iddia ederek bu davranışlar üzerinden boşanma davası açabilir. Bu durumlarda ise diğer eşin davaya itiraz etme hakkı vardır. Daha az kusurlu olan eşin davaya itiraz etmesi ve taraflar arasındaki evlilik birliğinin devam edeceğinin mahkeme hakimi tarafından değerlendirilmesi durumunda dava reddedilecektir. Ancak daha az kusurlu olan eşin itirazı kötü niyetli ise ve evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir menfaat kalmamış ise boşanmaya karar verilecektir.

Boşanma Davası Devam Ederken Zina

Eşlerin sadakat yükümlülüğü evlilik birliğinin kurulması ile başlamakta ve evlilik birliği sona erinceye kadar devam etmektedir. Evlilik birliğinin sona ermesi için boşanma kararının kesinleşmesi gerekir. Boşanma davası devam ederken zina eylemlerinde bulunulması durumunda sadakat yükümlülüğü ihlal edilmiş olur. Dolayısıyla boşanma davası açılması eşler arasındaki sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.

Boşanma davası devam ederken zinaya maruz kalan eşin ek boşanma davası açması gerekir. Zira boşanma davası devam ederken zina durumunda davayı gören mahkeme hakimi bu durumu kendiliğinden dikkate alamaz. Her dava açıldığı tarihteki şartlara tabi olduğu için dava açıldıktan sonra yaşanan olaylar, ek dava açılmadığı sürece, mevcut davaya etki etmez. Dolayısıyla boşanma davası devam ederken zina halinde zina nedenine dayalı olarak dava dilekçesi hazırlanmalı ve yeni bir boşanma davası açılarak zinaya ilişkin deliller ve talepler sunulmalıdır. 

Zina sebebine dayalı yeni bir boşanma davası açılması durumunda iki davanın birleştirilmesi talep edilebilir. Bu durumda mahkeme, aralarındaki bağlantıyı göz önüne alarak davaların birleştirilmesine karar verecektir.

Zina Sebebiyle Boşanmanın Velayete Etkisi

Boşanma davasında velayetin kime verileceği, çocuğun üstün yararına göre belirlenir. Bu nedenle velayetin, aldatan eşe bırakılıp bırakılmayacağı çocuğun menfaatine göre belirlenir. Eğer çocuğun, aldatan eşte bırakılması daha menfaatine ise bu durumda mahkeme velayet hakkını kusurlu olan eşe de bırakabilmektedir. Ancak bu durum somut olayın koşullarına göre değişiklik göstermektedir. Bu kapsamda “aldatan eş velayeti alamaz” demek mümkün değildir. Bu konuda daha fazla bilgi almak için “Aldatmada çocuğun velayeti kime verilir” isimli yazımızı inceleyebilirsiniz.

Velayet konusunda önemli olan husus, çocuğun üstün menfaatidir. Bu sebeple velayeti alan eş aleyhine ilerleyen süreçte velayet davası açılması da mümkündür.

Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Nafaka

Boşanma davasında 3 tür nafakaya hükmedilebilmektedir. Bu nafaka türleri; iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve tedbir nafakasıdır.

Zina Davasında İştirak Nafakası

İştirak nafakası tarafların müşterek çocuklarının ihtiyacı için ödenen nafakadır. Bu nafakada önemli olan çocuğun ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Bu sebeple boşanma nedeni ne olursa olsun iştirak nafakasına etkisi olmayacaktır. Dolayısıyla zina nedeniyle boşanmaya karar verilmiş olsa da iştirak nafakasına etkisi olmaz.

Zina Davasında Yoksulluk Nafakası

Yoksulluk nafakası ödenmesi bakımından kusur şartı vardır. Bu nedenle eğer aldatan eş yoksulluk nafakası talebinde bulunduysa boşanma davasında kusurlu olması sebebiyle yoksulluk nafakasına hükmedilmez.

Zina Yapan Kadın Nafaka Alabilir Mi?

Boşanmanın hukuki sonuçlarından bir tanesi de mali durumu daha iyi olan eşin yoksulluğa düşecek olan diğer eşe ödemekle yükümlü olduğu yoksulluk nafakasıdır. Şartların varlığı halinde hakim tarafından yoksulluk nafakası ödenmesine hükmedilebilecektir. Hakim yoksulluk nafakasına hükmetmeden önce tarafların ekonomik durumu ve malvarlıklarına ilişkin gerekli araştırmayı yaparak karar verir. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesinin şartları TMK’nin 175. maddesi ile düzenlenmiştir. Bu şartlar şu şekildedir:

  • Mahkemece yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin birinci koşulu, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek eşin nafaka talebinde bulunmuş olmasıdır. Nafakaya ihtiyacı olan eş, bu talebini dava sırasında ileri sürmezse, hâkim tarafından kendiliğinden yoksulluk nafakasına hükmedilemez.
  • Mahkemece yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için gerekli olan diğer koşul, boşanmaya neden olan hadiselerde nafaka talebinde bulunan eşin kusursuz olması ya da kusurunun diğer eşin kusurundan daha az olmasıdır. Nafaka talep eden eşin kusurunun daha ağır olması durumunda yoksulluk nafakası talep edilmesi mümkün değildir.
  • Yoksulluk nafakası için bir başka koşul, talepte bulunan eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasıdır. 

TMK’nin 175. maddesinde açıkça görüleceği üzere, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan tarafın yoksulluk nafakası talebinde bulunabilmesi için kendi kusurunun, diğer eşin kusurundan daha az olması gerekmektedir. Evlilik birliği içerisindeki en temel yükümlülüklerden bir tanesi olan sadakat yükümlülüğünün zina yoluyla ihlal edilmesi Türk Hukukunda özel ve kusura dayalı bir boşanma sebebi olarak düzenlendiği için zina eyleminde bulunup sadakat yükümlülüğünü ihlal etmiş olan eşin yoksulluk nafakası talebinde bulunması mümkün değildir. Dolayısıyla zina yapan kadın nafaka alamaz.

Zina Davasında Tedbir Nafakası

Tedbir nafakası boşanma süresince eşin boşanma nedeni ile maddi sıkıntıya düşmesini önlemek amacı ile hükmedilmektedir. Tedbir nafakası, boşanma nedenleri araştırılırken hükmedilmektedir. Bu sebeple hakim, hangi eşin kusurlu olduğunu tespit edemeyeceği için, zina fiillerinde bulunan eş lehine de tedbir nafakası hükmedebilir. Ancak boşanma kararının kesinleşmesi durumunda tedbir nafakası ortadan kalkacaktır.

Aldatma Nedeniyle Boşanma Davasında Tazminat

Boşanma davasında tazminat kararı verilebilmesi için tazminat isteyen tarafın kusursuz ya da daha az kusurlu olması ve tazminat talebinde bulunan eşin haklarının, zina eylemi ve boşanma nedeniyle zarar görmesi gerekmektedir. Ağır kusurlu veya eşit kusurlu olan eş tazminat alamaz.

Aldatılan eşin manevi tazminat talep edebilmesi için kişilik hakkı saldırıya uğramış olmalıdır. Kişilik hakkına yönelik olan bu saldırının ağır olması gerekmemektedir. Saldırının ağır olup olmaması hususu tazminatın miktarının belirlenmesi bakımından önem taşır. Zina yapan eşin sadakat yükümlülüğünü ağır şekilde ihlal etmiş olması nedeniyle diğer eşin güven duygusu ağır şekilde zedelenecek olduğu gibi zina eylemi aynı zamanda küçük düşürücü de bir eylemdir. Bu nedenle zina sebebine dayalı boşanma davasında kişilik hakkına yönelik bir saldırının kabulü gerekir. Dolayısıyla zina nedeniyle kişilik hakkı saldırıya uğrayan eş, zina yapan eşten manevi tazminat talebinde bulunabilir.

Zina nedenine dayalı olarak boşanma davası açmak zorunda kalan eşin maddi tazminat talebinde bulunması da mümkündür. Boşanma nedeniyle ekonomik menfaatleri zarara uğrayan eş karşı tarafın ekonomik durumu ve uğradığı zarar ile orantılı olarak maddi tazminat talebinde bulunabilecektir.

Üçüncü Kişiye Tazminat Davası

Sadakat yükümlülüğü, eşler arasında geçerlidir. Üçüncü kişilerin, eşlerin evliliklerine sadık olmak gibi bir borcu bulunmamaktadır. Bu nedenle zinaya ortak olan üçüncü kişiye karşı maddi veya manevi tazminat talebinde bulunmak hukuken mümkün değildir. Bu tür durumlarda boşanmada tazminat aldatan eşten istenebilir.

Ancak üçüncü kişi tarafından gerçekleştirilen başkaca haksız saldırıların bulunması durumunda bu kişiye karşı maddi ve manevi tazminat davası açılması mümkündür. Örneğin üçüncü kişinin, davacı eşe karşı hakaret etmiş olması, tehditler savurması, aracına veya evine zarar vermiş olması, konut dokunulmazlığını ihlal etmesi gibi durumlarda maddi ve manevi tazminat davası açılması mümkündür.

Aldatma Sonucu Boşanma Mal Paylaşımı

Eşler arasındaki kusur durumunun mal paylaşımı davası bakımından kural olarak etkisi bulunmamaktadır. Ancak Medeni Kanun 236. maddesinin 2. fıkrasında bu konuda özel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Kanundaki düzenlemeye göre zina sebebiyle boşanmaya karar verilmesi halinde hakim, zina eden eşin katılma alacağını kaldırabilir veya azaltabilir. Mahkeme hakimi tarafından bu yönde verilecek kararın, gerekçeli ve hakkaniyete uygun olması gerekir. Bu kapsamda hakim, tarafların çocukları olup olmaması, aldatmanın ne kadar süredir devam ettiği, evlilik süresi bakımından inceleme yaparak katılma alacağının azaltılması veya kaldırılması konusunda takdir hakkını kullanabilir.

Katılma alacağının azaltılması veya ortadan kaldırılması yalnızca edinilmiş mallara katılma rejimini seçmiş eşler bakımından geçerlidir. Mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimini seçmiş eşlerin katılma alacağının azaltılması veya ortadan kaldırılması söz konusu olmamaktadır.

Medeni Kanun 236/2

Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.

Aldatma Boşanma Davası Gizlilik Kararı

Boşanma davalarında aleniyet ilkesi vardır. Bu sebeple dava ile ilgisi olsun veya olmasın herkes, bir davanın duruşmasını izleme hakkına sahiptir. Ancak zina sebebiyle boşanma davaları tarafların pek çok özel bilgisinin ortaya çıktığı davalardır. Bu sebeple bu davalarda gizlilik kararı talep edilmesi mümkündür.

Gizlilik kararı talep edilmesi halinde mahkeme, tarafların özel hayatı ve kişilik haklarının korunması ile davanın seyrini korumak için tarafların talebi ile veya hâkim kendiliğinden duruşmaların gizli yapılmasına karar verebilmektedir.

Gizlilik kararı verilmesi halinde duruşmalara üçüncü kişilerin katılması mümkün olmayacaktır. Yine dava dosyasının da dosyanın avukatları dışında kişilerce incelenmesi mümkün olmayacaktır.

Anlaşmalı Boşanma Zina Davasına Dönüşebilir Mi?

Anlaşmalı boşanma, tarafların boşanmanın mali ve hukuki sonuçlarında anlaşması durumunda gerçekleşen boşanma nedenidir. Bu kapsamda anlaşmalı boşanmaya karar verilebilmesi için eşlerin, boşanma, velayet, nafaka, tazminat ve mal paylaşımı başta olmak üzere eksiksiz anlaşmış olmaları gerekir. Anlaşmalı boşanma davası açıldıktan sonra eşlerden herhangi biri anlaşmalı olarak boşanmaktan vazgeçebilir. Bu durumda dava, çekişmeli boşanma davasına dönüşür. Dolayısıyla anlaşmalı boşanmadan vazgeçen eş, zina sebebiyle boşanma davası açabilir.

Boşanmada Aldatılan Eşin Hakları

Boşanma davası sırasında her iki eşin de kendi haklarını talep etmesi mümkündür. Ancak talep edilen bazı hakların mahkemece kabulü için eşin kusursuz ya da daha az kusurlu olması şartı aranır. Aldatılan eş çoğunlukla kusursuz ya da daha az kusurlu olan taraftır. Dolayısıyla aldatılan eşin kusursuz olmaya ya da daha az kusurlu olmaya dayanan nafaka ve tazminat gibi hakları talep edebilmesi mümkündür.

Zina Davası Açmak İçin Gerekli Belgeler

Zina nedenine dayalı olarak boşanma davası açmak isteyen eşin, zina eyleminin gerçekleştiğini sunacağı deliller ile ispat etmesi gerekmektedir. Bu kapsamda kullanılabilecek hukuka uygun deliller şu şekildedir:

  • Görgü tanıklarının ifadeleri
  • Telefon kayıtları
  • Sosyal medya paylaşımları,
  • Zinayı belgeleme amacıyla tek sefere mahsus gerçekleştirilmiş ses kayıtları
  • Otel kayıtları
  • Uçak, tren ve otobüs biletleri
  • Konser ve etkinlik biletleri
  • Harcamalara ilişkin hesap dökümü
  • Sipariş edilen ürünlere ilişkin bilgiler
  • Fotoğraf, video ve diğer delillerdir.

Zina nedenine dayalı olarak dava açan eş yukarıda ifade etmiş olduğumuz delillerden bir veya birden fazlası mahkemeye sunarak davasını ispat edebilir.

Aldatma Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması

Eşlerin birbirlerini aldatmaları ya da birbirlerine karşı olan sadakat yükümlülüklerini ihlal etmeleri evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olmaktadır. Zira sadakat yükümlülüğüne riayet etmeyen eşlerin evlilik birliğine de saygı göstermesi beklenemeyecektir. Sadakatsizlik için cinsel birleşmenin gerçekleşmesine gerek yoktur. Eşlerden birisinin üçüncü kişi ile yakınlaşması da sadakatsizlik olarak kabul edilir. Bu yönüyle, eşlerden birinin, üçüncü bir kişi ile yaşamış olduğu yakınlaşmalar sadakatsizlik olarak kabul edilir.

Eşlerden birinin sadakatsiz davranışlarda bulunması kusurlu bir davranış olup evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açacaktır. Eşi tarafından zina gerçekleştirilmemiş ancak sadakatsiz davranışlarda bulunulmuş olması durumunda zinaya dayalı boşanma davası açma hakkı bulunmayan eş, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak dava açabilir.

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Sayfayı Kopyalayamazsınız

Bilgi ve Randevu