Anlaşmalı boşanma protokolüne uyulmaması hakkında merak ettiklerinizi bu yazımızda bulabilirsiniz. Sorularınızı, yorumlar bölümünden iletebilirsiniz. Hukuki desteğe ihtiyaç duyduğunuzda bizlere ulaşabilirsiniz.
-
1.
Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması
- 1.1. Nafaka Bakımından Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması
- 1.2. Tazminat Bakımından Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması
- 1.3. Mal Paylaşımı Bakımından Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması
- 1.4. Ziynet Alacağı Bakımından Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması
- 1.5. Ortak Velayet Bakımından Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması
- 1.6. Kişisel İlişki Bakımından Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması
- 2. Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması Halinde Açılabilecek Davalar
Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması
Anlaşmalı boşanma protokolü, aile hukukuna özgü bir sözleşmedir. Bu sözleşme eşlerin birbirine uygun ve karşılıklı irade beyanları ile kurulur. Ancak tarafların anlaşması ve bir protokol yapması, anlaşmalı boşanma sonucunu sağlamaya yetmez. Burada eşlerin yapmış oldukları anlaşmanın hüküm doğurabilmesi için hakimin de bu anlaşmayı “uygun bulması” gerekir. Hakim, protokolü uygun bulmadığı yerlerin olması halinde gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilecektir. Ancak bu durumda değişikliklerin eşler tarafından kabul edilmesi gerekir. Tarafların bu değişiklikleri kabul etmemesi halinde anlaşmalı boşanma mümkün değildir.
Anlaşmalı boşanma protokolünde eşlerin, boşanmanın hukuki ve mali sonuçları üzerinde karşılıklı olarak anlaşmaları gerekir. Bu kapsamda eşlerin; velayet, kişisel ilişki, nafaka, mal paylaşımı gibi hak ve yükümlülüklerinde anlaşmış olması gerekir. Protokol, tarafların mahkemede hakim tarafından dinlenmesi ve boşanma iradeleri ile yaptıkları anlaşmanın hakim tarafından uygun bulunmasıyla birlikte bağlayıcılık kazanır.
Tarafların, anlaşmalı boşanma protokolünden boşanma kararı kesinleşinceye kadar serbestçe dönebilmeleri mümkündür. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir. Boşanma kararının kesinleşmesi sonrasında ise protokolden serbestçe dönülemez. Bu durumun nedeni ise sözleşmelerin taraflar için bağlayıcı olması ve boşanma protokolünün de aile hukukuna ilişkin bir sözleşme olmasıdır. Dolayısıyla eşler, boşanma kararının kesinleşmesinin ardından sözleşmeden diledikleri gibi dönemezler veya onu hükümsüz hale getiremezler.
Taraflardan birinin protokolde yer alan yükümlülüklerini yerine getirmemesi veya getirememesi, boşanma kararının dayanağı olan protokolün geçersizliği sonucunu doğurmayacağı gibi diğer tarafın yükümlülüklerinin iptalini isteme hakkını da vermez. Dolayısıyla boşanma protokolüne uyulmaması nedeniyle evlilik birliğinin yeniden kurulmasını istemek mümkün değildir.
Anlaşmalı boşanma protokolüne uyulmaması halinde boşanma ilamında belirtilen kararın niteliğine göre dava açılması gerekir. Örneğin nafaka yükümlülüğünün yerine getirilmemesi durumunda icra takibi başlatılabileceği gibi nafaka yükümlülüğünü ihlal sebebiyle şikayetçi olmak mümkündür. Boşanmada tazminatın ödenmemesi durumunda icra takibi başlatılarak alacaklara kavuşulması mümkündür. Boşanma ilamında bir taşınmazın devrine dair anlaşma varsa ve bu taşınmaz devredilmemişse tapu iptali ve tescil davası açılması mümkündür. Velayete dair sorumluluklarının yerine getirilmemesi halinde velayetin değiştirilmesi davası açılması gerekir.
Avukat Yaşar Öksüz’ün Milliyet’te yayınlanan yazılarını buradan okuyabilirsiniz.
Nafaka Bakımından Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması
Anlaşmalı boşanma için düzenlenen boşanma protokolünde yer alması zorunlu hususlardan bir taneside nafakadır. Anlaşmalı boşanma protokolünde taraflar, boşanma süreci boyunca diğer eşe ve ortak çocuğa ödenecek tedbir nafakası, boşanma sonrasında yoksul olan eşe ödenecek yoksulluk nafakası ve velayet hakkına sahip olan eşe ortak çocuğun masrafları için ödenecek iştirak nafakası kararlaştırabilirler.
Boşanma kararının kesinleşmesi sonrasında eşlerin nafaka konusundaki anlaşmalara uymaları gerekir. Nafaka bakımından anlaşmalı boşanma protokolüne uyulmaması halinde icra takibi başlatılması mümkündür. İcra takibi başlatıldığında icra müdürlüğü bir icra emri hazırlar ve borçluya tebliğ eder. İcra emrini tebliğ alan borçlu yedi gün içerisinde nafaka borçlarını ödemesi gerekir. Aksi durumda nafaka alacaklısı, haciz işlemleri yapabilme hakkına sahip olur. Ayrıca bu durumlarda alacaklının şikayeti üzerine, borçlunun üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.
Anlaşmalı boşanma protokolünde belirlenen nafakaların ödenmesi zorunludur. Ancak boşanma kararının kesinleşmesinden sonra tarafların ekonomik durumunda önemli değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu durumlarda tarafların, nafaka artırım davası veya nafakanın kaldırılması davası açması mümkündür.
Tazminat Bakımından Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması
Eşlerin, boşanmanın mali sonuçlarından olan maddi ve manevi tazminat talepleri konusunda anlaşma sağlamaları da anlaşmalı boşanma prosedüründeki zorunlu unsurlardandır. Tarafların talep ettikleri tazminatı ve miktarını bu protokolde açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Maddi ve manevi tazminat talepleri bulunmuyor ise bu hususun da yine protokolde açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Anlaşmalı boşanmada eşlerini tazminat istememeleri durumunda bu haklarından feragat ettikleri kabul edilir. Anlaşmalı boşanmadan sonra artık boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminat istenmesi mümkün değildir. Zira anlaşmalı boşanma davalarında eşler boşanma ve boşanmanın ferileri konusunda anlaşmış oldukları gibi, birbirlerine herhangi bir kusur yüklemedikleri için ve yeniden kusur araştırması yapılması da mümkün olmadığından boşanma kararının kesinleşmesinden sonra maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulması mümkün değildir.
Anlaşmalı boşanma protokolü ile belirlenen tazminat yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde icra takibi başlatılması mümkündür. Zira tazminat, mahkeme kararı ile yerine getirilmesi gereken bir yükümlülüktür. Tazminat ödeme yükümlüsü olan eşin protokole aykırı davranarak tazminat ödemesini süresinde yapmaması halinde alacaklı eş icra dairesine başvurarak icra takibi başlatabilir. Ancak boşanmada tazminatın ödenmemesi sebebiyle borçlunun hapis cezası ile cezalandırılması talep edilemez.
Mal Paylaşımı Bakımından Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması
Anlaşmalı şekilde boşanmak isteyen eşler tarafından mahkemeye sunulmak üzere hazırlanan anlaşmalı boşanma protokolünde, boşanmanın hukuki ve mali sonuçları konusunda uzlaşmaya varılmış olması gerekir. Maddi tazminat, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası da boşanmanın mali sonuçları arasında yer almaktadır. Eşlerin malvarlıkları ise boşanmanın mali sonuçları arasında yer almamaktadır. Bu kapsamda eşler, evlilik birliği içerisinde sahip oldukları mallar hakkındaki düzenlemelere anlaşmalı boşanma protokolünde yer verip vermeme hususunda serbesttir.
Boşanmak isteyen tarafların, anlaşmalı boşanma protokolünde sahip oldukları malların tasfiyesine ilişkin bir düzenlemeye yer vermeleri halinde yapılan bu düzenlemeler taraflar açısından bağlayıcı hale gelir. Buna karşın anlaşmalı boşanma protokolünde boşanmada mal paylaşımı konusunda bir düzenlemenin bulunmaması evlilik birliğinin anlaşmalı boşanma ile sona erdirilmesi bakımından bir engel teşkil etmemektedir. Zira tarafların anlaşmalı boşanma halinde sadece boşanma ve ferileri hakkında anlaşmaları zorunludur. Mal rejiminin tasfiyesi konusunda anlaşmaları zorunlu değildir. Anlaşmalı boşanma protokolünde, taraflara ait malların paylaşımına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiş olması halinde anlaşmalı boşanma gerçekleştikten sonra da eşlerin birbirlerine karşı mal paylaşımı davası açabilmesi mümkündür.
Taraflar, düzenledikleri protokolde mal paylaşımına ilişkin hükümlere yer vermiş olmasına karşın mal paylaşımı konusunda protokole uygun şekilde hareket etmez ise para alacağı bakımından icra takibi başlatılması, tapu devri için ise tescile zorlama davası açılarak protokol hükümlerine uyulmasının sağlanması mümkün olacaktır.
Ziynet Alacağı Bakımından Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması
Anlaşmalı şekilde boşanmak isteyen eşler tarafından mahkemeye sunulmak üzere hazırlanan anlaşmalı boşanma protokolünde ziynet eşyalarına ilişkin bir düzenleme bulunması zorunluluğu yoktur. Zira ziynet alacağı davası, boşanmanın hukuki ve mali sonuçları arasında yer almamaktadır. Ancak taraflar, ziynet alacağı ile ilgili hak, alacak ve borçları anlaşmalı boşanma protokolünde diledikleri şekilde düzenleyebilirler.
Anlaşmalı boşanma protokolü ile ziynet eşyalarına ilişkin hükümlere yer verilmiş ve buna rağmen belirlenen ziynet eşyalarının aynen veya nakden iade yükümlülüğü yerine getirilmemiş ise icra takibi başlatılması mümkündür. Zira ziynet alacağı, mahkeme kararı ile yerine getirilmesi gereken bir yükümlülüktür. Ziynet eşyalarını ödeme yükümlüsü olan eşin protokole aykırı davranarak ödemesini süresinde yapmaması halinde alacaklı eş icra dairesine başvurarak icra takibi başlatabilir. Ziynet alacağı bakımından anlaşmalı boşanma protokolüne uyulmaması durumunda hapis cezası talep etme imkanı ise bulunmamaktadır.
Ortak Velayet Bakımından Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması
Anlaşmalı boşanma için düzenlenen boşanma protokolünde yer alması zorunlu hususlardan biri de velayettir. Velayet konusunda varılan anlaşma, çocukların menfaatine uygun olarak kabul edilmiş ise protokolde yer alan anlaşma hakim tarafından da kabul edilebilir. Ancak hakim, protokolde çocukların menfaatlerine uygun olmayacak bir husus tespit etmiş ise çocukların menfaatini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilecektir. Tarafların bu değişikliği kabul etmemesi durumunda ise anlaşmalı boşanma davası kabul edilmeyecektir.
Boşanma kararı kesinleşene dek tarafların bu anlaşmadan serbestçe dönebilmeleri mümkündür. Bu kapsamda tarafların velayete ilişkin hükümlerden dönmek istemesi halinde boşanma kararı kesinleşinceye dek itirazda bulunmaları mümkündür. Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra ise çocukların durumunda meydana gelebilecek önemli değişiklikler, anlaşmalı boşanma protokolüne uyulmaması ve velayete ilişkin haklarını kötüye kullanması veya protokolün çocukların menfaatine aykırı olduğunun tespit edilmesi durumunda ise yeniden velayet davası açılarak velayet değişikliği yapılması mümkündür.
Ortak velayet, velayet hakkı kapsamına giren hak, yetki ve yükümlülüklerde birlikte karar alınması ve sorumluluğun da yine birlikte paylaşılmasıdır. Anlaşmalı boşanma protokolünde ortak velayet kararlaştırılmış olsa bile boşanma kararının kesinleşmesinden sonra çocukların durumunda önemli değişiklikler meydana gelmiş, taraflarca protokol hükümleri ihlal edilmiş veya protokolün çocukların menfaatine aykırı olduğu tespit edilmiş ise bu durumda da dava açılarak velayet değişikliği talep edilebilir. Dolayısıyla ortak velayet bakımından anlaşmalı boşanma protokolüne uyulmaması halinde velayet davası açılması mümkündür.
Kişisel İlişki Bakımından Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması
Kişisel ilişki, boşanma sonrasında velayet hakkı kendisinde bulunmayan ebeveyn ile ortak çocuğa belirli gün ya da saatlerde görüşme ve birbirlerinden haberdar olma hakkıdır. Velayet kendisine bırakılmayan taraf ile ortak çocuk arasında şahsi ilişki tesisi yapılırken göz önünde bulundurulması gereken temel ilke ortak çocuğun üstün yararıdır. Çocuğun üstün yararı belirlenirken bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanmasının gözetilmesi gerekir.
Müşterek çocukla kişisel ilişki kurma hakkı velayet hakkından bağımsızdır. Çocukla kişisel ilişki kurulması velayet hakkının değil soy bağının sonucudur. Bu nedenle ortak çocuk ile kişisel ilişki kurulması hakkından feragat edilemez ve bu hak devredilemez. Kişisel ilişki hükümleri çocuğun üstün yararı göz önünde bulundurularak düzenlenmelidir. Aksi halde hakim, ortak çocuğun menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada kişisel ilişki ile ilgili gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir.
Boşanma kararı kesinleşene kadar tarafların bu anlaşmadan serbestçe dönebilmeleri mümkündür. Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra ise çocukların durumunda meydana gelebilecek önemli değişiklikler, anlaşmalı boşanma protokolüne uyulmaması ve kişisel ilişkiye ilişkin haklarını kötüye kullanması veya protokolün çocukların menfaatine aykırı olduğunun tespit edilmesi durumunda ise kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davası açılması gerekir. Bu davada kişisel ilişki değişikliğini gerektirecek yeterli bir neden, maddi olay ve çocuğun menfaatinin de bunu gerektirdiğinin ispat edilmesi gerekir. Bu kapsamda açılan davada kişisel ilişkinin genişletilmesi veya daraltılmasına karar verilebilir.
Ayrıca kişisel ilişki bakımından anlaşmalı boşanma protokolüne uyulmaması halinde velayet davası açılması da mümkündür.
Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması Halinde Açılabilecek Davalar
Anlaşmalı boşanma protokolü, boşanma kararı kesinleşinceye kadar her aşamada tarafların ortak iradesi ile değiştirilebilir. Tarafların her biri karar kesinleşinceye kadar protokolden dönebilir. Kararın kesinleşmesinden sonra ise anlaşmalı boşanma protokolü, süresiz olarak geçerli olmakla birlikte, belirli şartların değişmesi veya protokole uyulmaması durumunda tarafların mahkemeye başvurarak protokolde değişiklik yapılmasını isteme hakkı bulunmaktadır. Anlaşmalı boşanma davasında kararın kesinleşmesinden sonra taraflarca anlaşmalı boşanma protokolüne uyulmaması halinde protokolünün değiştirilebilmesi için dava açılması gerekmektedir. Anlaşmalı boşanma protokolünün uyarlanması davası ile protokoldeki bazı hükümlerin değiştirilebilmesi mümkündür.
Anlaşmalı boşanma protokolüne uyulmaması halinde alacaklı tarafın yükümlü hakkında ilamlı icra takibi başlatma hakkı da mevcuttur. İcra takibi nafaka, tazminat ve para alacağını içeren mal paylaşımı gibi mali yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumlarında başvurulan bir yöntemdir.
Anlaşmalı boşanma protokolünde ortak çocukların velayeti ve kişisel ilişkiye ilişkin düzenlemeler de yer almaktadır. Velayet kendisine bırakılan tarafın, protokole uygun şekilde bu hakkı kullanmaması, çocukla diğer ebeveynin görüşmesini engellemesi veya çocuğun üstün yararına aykırı hareket etmesi gibi durumlarda, diğer taraf velayetin değiştirilmesi veya kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi için dava açabilir. Dolayısıyla çocukla ilgili konularda anlaşmalı boşanma protokolüne uyulmaması velayetin değiştirilmesi sonucunu doğurabilmektedir.
Anlaşmalı boşanma protokolünde nafakaya ilişkin düzenlemeler de yer almaktadır. Tarafların ekonomik durumunda veya ortak çocukların giderlerinde esaslı değişiklikler yaşanması halinde nafaka artırım, nafakanın indirilmesi veya nafakanın kaldırılması davası açılması da mümkündür.
Anlaşmalı boşanma protokolünde, belirli yükümlülüklerin ihlali durumunda cezai şartların ödenmesi de kararlaştırılabilir. Protokolü ihlal eden tarafın bu ihlal durumunda belirli bir maddi tazminat ödemesi protokol içerisinde hükme bağlanabilir. Bu durumda, boşanma kararı sonrasında protokol ihlal edilmiş ise cezai şartların ödenmesi için dava açılabilir.
Anlaşmalı boşanma protokolünde bir taşınmazın devrine ilişkin hükümlerin bulunması ve bu bakımından anlaşmlı boşanma protokolüne uyulmaması durumunda ise tapu iptali ve tescil davası açılması mümkündür.