Boşanan kadının hakları konusunda merak ettiklerinizi bu yazımızda bulabilirsiniz. Sorularınızı, yorumlar bölümünden iletebilirsiniz. Hukuki desteğe ihtiyaç duyduğunuzda bizlere ulaşabilirsiniz.
- 1. Boşanan Kadının Hakları Nelerdir?
- 2. Boşanma Davasında Kadının Velayet Hakkı
- 3. Boşanma Davasında Kadının Nafaka Hakkı
- 4. Boşanma Davasında Kadının Tazminat Hakkı
- 5. Boşanan Kadının Maddi Hakları
- 6. Kadının Uzaklaştırma Kararı Talep Etme Hakkı
- 7. Boşanmada Müşterek Konutun Kadına Tahsisi
- 8. Kadının Aile Konutu Şerhi Hakkı
- 9. Hamileyken Boşanan Kadının Hakları
Boşanan Kadının Hakları Nelerdir?
Boşanan kadının hakları arasında öncelikli olarak ortak çocuk varsa velayetini isteme hakkı bulunmaktadır. Yine aynı şekilde kadın, velayetin kendisine verilmesi durumunda iştirak nafakası talep etme hakkına ve velayetin kendisine verilmemesi durumunda kişisel ilişki düzenlenmesini talep etme hakkı bulunmaktadır.
Boşanan kadının haklarından biri de kendisi için nafaka isteme hakkıdır. Kadın, boşanmaya neden olan olaylarda daha ağır kusurlu olan taraf olmaması ve boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olması nedeniyle kendisi lehine yoksulluk nafakası talep etme hakkına sahiptir. Kadının daha az kusurlu veya kusursuz olması halinde maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunabilmesi de mümkündür.
Bununla birlikte boşanan kadının hakları arasında ziynet eşyalarını isteme hakkı, mal rejiminden kaynaklanan alacaklarını isteme hakkı ve tarafların evlilik birliği içerisinde birlikte yaşadıkları aile konutunun tahsisi talebinde bulunma hakkı da bulunmaktadır.
Boşanma Davasında Kadının Velayet Hakkı
Boşanan kadının hakları arasında velayet hakkı en önemli konuların başında gelmektedir. Zira ortak çocukları bulunduğunda eşler, çocuğun velayetini talep ederek karşı karşıya gelirler. Boşanma davasında kadının velayet isteme hakkı bulunmaktadır. Üstelik kadın, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları ile orantılı olarak velayeti alma konusunda da daha fazla şansa sahiptir.
Boşanma Davasında Geçici Velayet
Geçici velayet, eşler arasındaki boşanma davası devam ederken velayetin mahkeme kararı ile geçici olarak eşlerden birine verilmesidir. Geçici velayeti alan ebeveyn, çocuğa ilişkin sorumlulukları tek başına üstlenir. Velayeti alan ebeveyn bu süre içerisinde çocuğun bakımı, eğitimi, sağlığı ve güvenliğine ilişkin hususları yerine getirmek üzere mahkeme tarafından geçici olarak görevlendirilir.
Geçici velayete ilişkin kararlar çoğunlukla çekişmeli boşanma davası bakımından söz konusu olmaktadır. Hakim geçici velayete tarafların talebi üzerine hükmedebileceği gibi gerekli görmesi halinde kendiliğinden de hükmedebilecektir. Geçici velayet, hükmedilen boşanma kararın kesinleşmesi ile sona erer. Boşanan kadının haklarından biri de geçici velayet talep etme hakkıdır.
Boşanma Sonrasında Velayetin Değiştirilmesi Davası
Ergin olmayan çocuklar, Medeni Kanun uyarınca ergin oluncaya dek anne ve babasının velayeti altındadır. Yasal bir neden olmadıkça velayet anne ve babadan alınamaz ve evlilik birliği sürdüğü müddetçe velayet hem anne hem babaya birlikte ait olacaktır. Tarafların boşanmalarına karar verilmesi durumunda ise velayet hakkının kime verileceğine gerekli araştırmalar yapılarak mahkemece karar verilecektir. Bu tür durumlarda ortak velayet kararı verilmesi de mümkündür.
Boşanma davası ile velayetin eşlerden birine verilmesi veya ortak velayete hükmedilmesi durumunda dahi diğer eşin boşanma davasından sonra velayet davası açabilmesi mümkündür. Boşanma davası ile velayet kendisine bırakılan eşin velayete ilişkin sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmediğinin tespiti durumunda açılan velayet davasında, hakim tarafından velayetin değiştirilmesine hükmedilebilecektir.
Boşanan kadının haklarından biri olan velayetin değiştirilmesi davası için öncelikle çocuğun üstün yararı araştırılmalıdır. Velayetin değiştirilmesi davası, kamu yararına ilişkin olduğundan hakim, çocuğun üstün yararı bakımından gerekli gördüğü tüm önlemleri alabilecektir.
Kadının Kişisel İlişki Hakkı
Çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkı, velayet kendisine verilmeyen eşe aittir. Bu bakımdan kişisel ilişkinin çocuk ile kadın olan eş veya erkek olan eş ile arasında kurulması bir farklılık yaratmamaktadır. Kişisel ilişki kurma hakkı, boşanma veya ayrılık kararı verilmesi ile birlikte veya boşanma kararı verilmeden önce tedbiren geçici velayet kararı verilmesi durumunda velayet hakkına sahip olmayan eş bakımından gündeme gelmektedir. Bu bakımdan boşanma davası devam ederken velayetin geçici olarak erkek eşe verilmesi durumunda kadın eş ile çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilecektir.
Kişisel ilişki süresi, çocuğun menfaati, yaşı, ihtiyaçları ve ebeveynlerin durumuna göre belirlenecektir. Velayet hakkı kendisine verilmeyen kadın eşin, ayırt etme gücünün bulunmaması, haysiyetsiz yaşam sürdürmesi, şiddet bağımlısı olması gibi durumlarda kişisel ilişki süresi kısıtlanabilir veya çocuğun menfaati gereği tamamen kaldırılabilir. Zira bu hallerde kişisel ilişki süresi içerisinde çocuğun menfaatleri zarar görebilir.
Boşanma Davasında Kadının Nafaka Hakkı
Boşanan kadının hakları arasında nafaka isteme hakkı da bulunmaktadır. Bu durumda kadın, dava süresince tedbir nafakası, dava sonunda çocuğu için iştirak nafakası ve kendisi için ise yoksulluk nafakası isteme hakkına sahiptir.
Tedbir Nafakası
Tedbir nafakası, boşanma davası görülürken eşlerden birinin barınması, temel ihtiyaçlarını karşılaması ve geçici velayet kendisine verilmiş ise müşterek çocuğun da bakım ve korunmasına ilişkin giderlerin karşılanması için ödenen nafakadır. Boşanan kadının hakları arasında olan tedbir nafakası, taraflar arasındaki boşanma süreci sona erinceye kadar devam eder ve boşanma kararının kesinleşmesi ile sona erer.
Tedbir nafakasına ilişkin düzenleme TMK madde 169’da yer almaktadır. Hakim, tedbir nafakasına tarafların talebi üzerine hükmedebileceği gibi gerekli görmesi halinde kendiliğinden de hükmedebilecektir. Tedbir nafakasına hem kadın hem erkek lehine hükmedilebilmesi mümkündür. Kanun bu bakımdan kadın ya da erkeğin cinsiyete göre nafaka alınabileceğine ilişkin bir ayrım yapmamıştır.
İştirak Nafakası
İştirak nafakası, boşanma davasının kesinleşmesinden sonra müşterek çocuğun velayeti kendisinde olmayan eşin, ortak çocuğun giderlerine katılmasını sağlamak için hükmedilen nafakadır. Velayet kendisine verilmeyen eş, iştirak nafakası ile müşterek çocuğun bakım, eğitim, sağlık, beslenme gibi giderlerine tarafların ekonomik durumu ile orantılı olacak şekilde katılmalıdır. Bu nedenle mahkemece tarafların ekonomik durumuna ilişkin gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra hakim tarafından takdir yetkisi kullanılarak tedbir nafakası bedeli belirlenecektir.
Boşanan kadının hakları arasında olan iştirak nafakası, çocuğun 18 yaşını doldurması ile kendiliğinden sona erer. Bu nedenle iştirak nafakasının sona ermesi için dava açılması gerekmez.
Yoksulluk Nafakası
Yoksulluk nafakası, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan tarafın, diğer eşten daha fazla kusurlu olmamak şartıyla talep edebileceği nafakadır. Boşanan kadının haklarından biri olan yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için belirli şartların birlikte mevcut olması gerekmektedir. Bu şartlar TMK madde 175 ile düzenlenmiştir. Kanundaki düzenlemeye göre yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için gerekli olan şartlar şunlardır:
- Taraflardan bir tanesi yoksulluk nafakası talebinde bulunmalıdır: Hakim, tarafların yoksulluk nafakasına ilişkin bir talebi bulunmaması durumunda kendiliğinden yoksulluk nafakasına hükmedemez. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için taraflardan birinin yoksulluk nafakasına ilişkin talepte bulunması gerekir. Yoksulluk nafakasının boşanma davasında sunulacak dava dilekçesi ile talep edilmesi mümkün olduğu gibi boşanma davası sona erdikten sonra da talep edilebilmesi mümkündür. Bu durumda nafakanın boşanma davasının kesinleşmesinden sonra en geç 1 yıl içerisinde açılması gerekmektedir.
- Yoksulluk nafakası talebinde bulunan eşin daha ağır kusurlu olan taraf olmaması gerekir: Yoksulluk nafakası talebinde bulunan eş lehine nafakaya hükmedilebilmesi için talepte bulunan tarafın, boşanmaya neden olan olaylarda daha ağır kusurlu olan taraf olmaması gerekmektedir. Bu kapsamda nafaka talebinde bulunan eşin daha az kusurlu veya eşit kusurlu olması gerekmektedir.
- Yoksulluk nafakası talebinde bulunan eşin tarafların boşanması nedeniyle yoksulluğa düşecek taraf olması gerekir: Beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamayan kişiler yoksul olarak kabul edilmektedir. Yoksulluk nafakası talebinde bulunan eşin yoksul olup olmadığı mahkemece yapılacak ekonomik durum araştırması ile tespit edilir. Yoksulluk her dava ve somut olay için ayrı olarak değerlendirilecektir. Nafaka talep eden eşin asgari ücret ile çalışıyor olması durumunda da yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir. Yaşlılık maaşı veya dul ve yetim aylığı alanlar bakımından da yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi mümkündür.
- Ödenecek nafaka bedeli, ödeme yapacak eşin mali gücü ile orantılı olmalıdır: Hükmedilecek yoksulluk nafakasının amacı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan eşin yoksulluğa düşmesini engellemektir. Ancak hükmedilecek nafakanın diğer eşin ekonomik durumunu sarsacak şekilde cezalandırıcı mahiyette olmaması gerekmektedir. Bu nedenle nafaka ödeyecek eşin mali gücünü aşacak ve hatta ödeme yapacak eşide yoksulluğa düşürecek şekilde bir yoksulluk nafakası bedeline hükmedilmesi mümkün değildir. Ödeme yapacak eşin mali gücü mahkemece yapılacak ekonomik durum araştırması ile tespit edilecektir.
Boşanan kadının hakları arasında olan yoksulluk nafakasının, toptan veya aydan aya olacak şekilde ödenmesine karar verilebilir. Toptan şekilde ödenen nafaka için nafaka artırım davası açılması mümkün olmayacaktır. Yoksulluk nafakasına da hem kadın hem erkek lehine hükmedilebilmesi mümkündür.
Boşanmadan Nafaka
Medeni Kanundaki düzenlemeye göre eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Bu hakkını haklı bir sebebe dayalı olarak kullanan eşin talep etmesi durumunda diğer eşin ödeyeceği bir miktar parasal katkıya hükmedilebilmesi mümkündür. Bu nafaka önlem nafakası olarak isimlendirilmektedir. Önlem nafakası davası ise boşanma davası açmadan nafaka istemek mümkündür.
Boşanma Davasında Kadının Tazminat Hakkı
Boşanan kadının haklarından biri de tazminat isteme hakkıdır. Evlilik birliği içerisindeki yükümlülüklerini yerine getirmeyen erkek eş tarafından gerçekleştirilen eylemlerin kadın eşi maddi veya manevi bir zarara uğratması halinde zarara uğrayan kadın eşin maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunabilmesi mümkündür.
Boşanmada tazminat Medeni Kanunun 174. maddesi ile hüküm altına alınmıştır. Kanundaki düzenlemeye göre evlilikten beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen veya kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusursuz veya daha az kusurlu olması durumunda maddi ve manevi tazminat istemlerinde bulunabilecektir.
Tarafların maddi ve manevi tazminata ilişkin bir talepte bulunmaması durumunda hakim tarafından kendiliğinden tazminata hükmedilemez. Maddi ve manevi tazminat takdiri yapılırken tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur dereceleri, paranın alım gücü ve ihlal edilen menfaatler dikkate alınmalıdır. Hükmedilen tazminat, tarafların zararı ile orantılı olmalıdır. Tazminat, zararın gideriminin teminatıdır. Tarafların zararından fazla olacak şekilde tazminata hükmedilemez.
Boşanan kadının haklarından biri olan maddi tazminatın toptan veya aylık ödeme (irat) şeklinde ödenmesine karar verilebilecektir. Ancak manevi tazminatın aydan aya (irat) olacak şekilde ödenmesi mümkün değildir. Aydan aya olacak şekilde ödenmesine karar verilen maddî tazminat, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde ise mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde aydan aya ödenen miktarın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Boşanmada kadının hakları arasında olan maddi tazminatın toptan ödenmesine karar verilmiş ise tazminatının kaldırılmasına ilişkin şartlar gerçekleşse bile ödenen tazminatın iadesi istenemez. Örneğin lehine maddi tazminata hükmedilen eş, boşanma kararından hemen sonra evlense bile ödenen tazminatın iadesi istenemez.
Avukat Yaşar Öksüz’ün Milliyet’te yayınlanan yazılarını buradan okuyabilirsiniz.
Boşanan Kadının Maddi Hakları
Boşanan kadının hakları arasında maddi hakları da yer alır. Bu kapsamda boşanan kadın, mal paylaşımı isteme, ziynet alacaklarını talep etme, mehir alacağı talep etme haklarına sahiptir.
Boşanmada Mal Paylaşımı
Mal paylaşımı, eşlerin evlilik birliği devam ederken edinmiş oldukları mal varlıklarının, tabi oldukları mal rejimine göre tasfiye edilmesidir. Bu sürecin boşanma davası ile birlikte yürütülmesine boşanmada mal paylaşımı denmektedir. Ancak mal paylaşımına ilişkin talepler boşanma davası içerisinde ileri sürülemez. Bu konudaki taleplerin, mal paylaşımı davası açılarak ileri sürülmesi gerekmektedir. Mal paylaşımı davasında öncelikle eşlerin tabi olduğu mal rejimi belirlenecek ve daha sonra tabi olunan mal rejimine göre tasfiye sürecine girilecektir. Boşanan kadının haklarından biri de mal paylaşımı isteme hakkıdır.
Hukuk sistemimizde edinilmiş mallara katılma, mal ayrılığı rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ve mal ortaklığı rejimi olmak üzere 4 ayrı mal rejimi bulunmaktadır. Eşler evlilik birliği kurulurken evlilik sözleşmesi yaparak dilediği mal rejimini seçebilir. Ancak seçim yapılmamış ise eşler kendiliğinden edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaktır. Bu nedenle edinilmiş mallara katılma rejimine yasal mal rejimi de denilmektedir.
Ziynet Alacağı Davası
Ziynet alacağı davası, düğünde takılan ziynet eşyalarının iade edilmesi amacıyla açılan bir istihkak ve alacak davasıdır. Boşanan kadının haklarından biri de ziynet alacağı davası açma hakkıdır.
Ziynet alacağı davası kural olarak kadın eş tarafından açılır. Bu durumun nedeni ise ziynet eşyalarının kim tarafından kime takılmış olursa olsun kadın eşe ait sayılmasıdır. Ancak aksi yönde bir örf adet kuralı bulunuyor ise veya taraflar aksi yönde bir anlaşma yapmış ise erkek eşin ziynet alacağı talebinde bulunabilmesi de mümkündür. Ziynet alacağı davası, boşanma davası ile birlikte açılabileceği gibi boşanma davasından ayrı bir dava olarak açılması da mümkündür.
Ziynet alacağı davasında, öncelikle ziynet eşyalarının aynen iadesi bu mümkün olmayacaksa ziynet eşyalarının nakdi karşılığı talep edilir. Bu nedenle ziynet alacağı davası hem istihkak hem de alacak davasıdır.
Mehir Alacağı Davası
Mehir alacağı davası, kadın olan eşin taraflar arasındaki mehir senedine bağlı olarak açabileceği davadır. Boşanan kadının hakları arasında olan mehir alacağı davası, boşanma davası ile birlikte açılabileceği gibi boşanma davasından ayrı bir dava olarak açılması da mümkündür. Mehir alacağı davası, mehir senedine dayalı olarak davalının yerleşim yerinin bulunduğu asliye hukuk mahkemesinde açılır.
Kadının Uzaklaştırma Kararı Talep Etme Hakkı
Boşanan kadının haklarından biri de uzaklaştırma talep etme hakkıdır. Uzaklaştırma kararı, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında verilen; şiddete maruz kalan ya da şiddet görme tehlikesi altında bulunan kadınlara, çocuklara, aile bireylerine ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarına yönelik koruyucu bir tedbirdir. Şiddet gören veya şiddet görme tehlikesi altında bulunan herkesin uzaklaştırma talep etme hakkı bulunmaktadır.
Uzaklaştırma tedbirinden yararlanmak için yetkili mercilere müracaat edilerek uzaklaştırma talep edilmesi gerekmektedir. Yapılan müracaat sonrasında somut olayın özelliklerine göre 6284 sayılı Kanun kapsamında düzenlenen tedbirlere hükmedilebilir.
Uzaklaştırma kararı kural olarak yalnızca hakim tarafından verilebilir. Uzaklaştırma kararı alınabilmesi için Aile Mahkemesine başvurulması gerekmektedir. Başvuru yapılması sonrasında başvuruya ilişkin olarak duruşma yapılmaksızın ivedilikle karar verilir.
Uzaklaştırma kararı şiddet, hakaret, şiddet tehdidi, cinsel şiddet ve benzeri durumlarda verilebileceği gibi, ortak mal ve konuta zarar verme durumlarında da verilebilir. Boşanma aşamasında olan kadının, şiddet, hakaret, şiddet tehdidi, cinsel şiddet ve benzeri durumlarda uzaklaştırma talebinde bulunması mümkündür.
Boşanan kadının hakları arasında olan uzaklaştırma kararına en fazla 6 ay süreli olarak hükmedilebilecektir. Uzaklaştırma süresinin dolması ve şiddet tehdidinin devam etmesi durumunda uzaklaştırma kararının uzatılması talep edilebilir.
Uzaklaştırma kararına uyulmaması halinde, aleyhinde uzaklaştıma kararı verilen kişinin 3 gün ile 10 gün arasında zorlama hapsine mahkum edilmesi mümkündür.
Boşanmada Müşterek Konutun Kadına Tahsisi
Boşanan kadının haklarından biri de müşterek konutun kendisine tahsis edilmesini talep etmektir. Boşanma davası veya ayrılık davası açılmış olması durumlarında davaya bakan hakim, eşlerin barınması, malların yönetimi ve çocukların ihtiyaçları konusunda gerekli önemli kendiliğinden alır. Hakim tarafından alınan bu önlemler dava sonuçlanana kadar devam eder. Hakim bu önlemleri talep üzerine alabileceği gibi kendiliğinden de alabilecektir.
Kanundaki düzenlemeye göre hakimin alması gereken önlemlerin başında eşlerin barınma ihtiyacı gelmektedir. Zira boşanma davası açılması sonucunda eşlerin yaşamlarını aynı evde sürdürmek istememesi, taraflardan bir tanesinin ekonomik olarak güçsüz olması ve yaşayabileceği başka bir konutun bulunmaması gibi menfaatleri mevcut olabilmektedir. Bu kapsamda hakimin gerekli araştırmayı yaparak müşterek konutun kadına yada erkeğe tahsis edilmesine karar vermesi mümkündür.
Boşanan kadının haklarından biri olan müşterek konutun kadına tahsisi, boşanma davası süresince aile konutu olarak kullanılan konutun, kadın olan eşin kullanımına bırakılmasıdır. Böylelikle kadın olan eş, dava süresince müşterek konutta konaklama hakkına kavuşacaktır. Dolayısıyla müşterek konutun kadına tahsisi, müşterek konutun boşanma durumunda kadın olan eşe geçici veya sürekli olarak tahsisi anlamına gelmektedir.
Kadının Aile Konutu Şerhi Hakkı
Aile konutu, eşlerin evlilik birliği içerisinde düzenli olarak oturdukları ve yaşamlarını sürdürdükleri konuttur. Eşlerin yaşamlarının merkezi olmayan ve geçici olarak konakladıkları evin aile konutu niteliği bulunmamaktadır. Örneğin tatile gidilen yazlığın aile konutu niteliği bulunmamaktadır. Tarafların oturmadıkları eve aile konutu şerhi konulursa mülk sahibi olan eşin şerhin kaldırılmasını talep ederek dava açması mümkündür.
Boşanan kadının haklarından biri olan aile konutu şerhi, eşlerden birinin aile konutunu diğer eşin rızası olmaksızın satabilmesini, devretmesini veya aile konutu üzerine ipotek tesis edilmesini engellemektedir. Aile konutuna ilişkin kanuni düzenleme TMK madde 194’ de yer almaktadır. İlgili düzenleme gereğince taşınmazın tapudaki mülk sahibi olarak gözüken eş, diğer eşin rızası olmaksızın aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerinde ipotek tesis edilmez.
Bu kapsamda kadın olan eşin, Tapu Müdürlüğünden aile konutu şerhi verilmesini talep etme hakkı bulunmaktadır. Ancak kadın olan eşin haklı bir neden olmaksızın aile konutunun devrine rıza vermemesi durumunda hakimin müdahalesi istenilecektir.
Yine eşlerin kirada oturması durumunda da sözleşmenin tarafı olmayan eşin kiralayana yapacağı bildirim ile sözleşmenin tarafı haline gelmesi mümkündür. Bu konudaki haklar da boşanan kadının hakları arasındadır.
Hamileyken Boşanan Kadının Hakları
Hamilelik, boşanma davası açılması bakımından engel oluşturmamaktadır. Bu kapsamda doğumdan önce de boşanma davası açılabilecektir. Taraflar evlilik birliğinin kurulduğu andan itibaren her zaman boşanma davası açabilir. Ancak anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için evlilik birliğinin en az 1 yıl sürmüş olması şartı aranmaktadır. Çekişmeli boşanma davası bakımından ise süre şartı aranmamaktadır.
Kadın olan eşin hamileliği sırasında zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, terk, aldatma, fiziksel şiddet gibi durumlara maruz kalınması halinde evlilik birliğini sürdürmek istemeyen eşin boşanma davası açmak için çocuğun doğumunu beklemesi gerekmez. Bu durumda dava açılması boşanan kadının hakları arasındadır.
Hamile eşin, boşanma sürecinde geliri olmadığını ve çalışmadığını iddia edilerek nafaka talebinde bulunması mümkündür. Boşanma süreci devam ederken, mahkemece hamile olan kadın için tedbir nafakasına, boşanmanın kesinleşmesi halinde de yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir.
Hamile kadın, açacağı boşanma davasında, tedbir ve yoksulluk nafakası talep edebileceği gibi, ortak konutun kendisine tahsis edilmesini, ortak konuttaki eşyaların kendi kullanımına izin verilmesini, kocanın evden uzaklaştırılması, mal varlıklarına yönelik tedbirlerin konulmasını da talep edebilecektir.
Tarafların başka ortak çocukları bulunuyor ise mahkemeden ortak çocuklar lehine tedbir ve iştirak nafakası ödenmesine karar verilmesi de talep edilebilir. Ancak henüz doğmamış çocuk lehine nafaka talep edilemez. Hamilelik boşanma sürecinde gerçekleşir ve kadın çocuğu sağ doğurursa, doğan çocuk lehine nafaka talep edilmesi de mümkün olacaktır.